25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle Özdoğanlar Kavşağı önünde toplanıp Kadeş Barış Meydanı’na kadar slogan atarak yürüyen kadınlar, “kadına yönelik şiddetin son bulmasını”, “İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin geri çekilmesini” ve “6284 sayılı yasanın etkin uygulanmasını” talep ettiler.
Siyasi parti, sendika ve demokratik kitle örgütünün de destek verdiği basın açıklamasında Çorum Kadın Platformu adına bir konuşma yapan Eğitim Sen Şube Kadın Sekreteri Eylem Kandemir, “Bu ülkede her gün en az 4 kadın katlediliyor. Sadece Ekim ayında ölen 48 kadının yaklaşık yüzde 90’ı iktidarın kutsadığı ailenin üyesi olan erkekler tarafından katledildi” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’nin fesih edilmesi ve 6284’ün etkin uygulanmaması nedeniyle kadınların güvenli ve güvenceli bir yaşam sürdüremediklerine dikkat çeken Kandemir, “Hayatı hiçe sayarak hayvan katlini yasalaştıran, rant uğruna doğayı talan etmeye devam edenlere tepki göstermek için mücadelede birleşiyoruz.
Bizler dünyanın dört bir yanındaki kadınlar; emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz için işyerlerimizde, evlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında savaşa, şiddete, yoksulluğa karşı haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşeceğiz. Taleplerimizde ısrarcı ve omuz omuza olduğumuz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“HAKLARIMIZ VE HAYATLARIMIZ İÇİN ALANLARDAYIZ”
Çorumlu kadınlar olarak, Mirabel kardeşlerin öfkesine, savaşlarda, göç yollarında, evlerde, okullarda, işyerlerinde, sokaklarda şiddete, tecavüz ve tacize uğrayan kadınların öfkesini katarak bir araya geldiklerini kaydeden Eylem Kandemir konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bundan 64 yıl önce, 25 Kasım 1960 tarihinde Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşler faşist diktatörlüğe karşı verdikleri özgürlük mücadelesi sebebiyle rejim güçleri tarafından tecavüze uğrayarak katledildi.
Bugün dünyanın dört bir yanında kadınlar Mirabel kardeşlerden aldıkları güçle ve öfkeyle hakları ve hayatları için alanlara çıkıyor. Biz de bugün Çorum’da Mirabel kardeşlerin öfkesine, savaşlarda, göç yollarında, evlerde, okullarda, işyerlerinde, sokaklarda şiddete, tecavüz ve tacize uğrayan kız kardeşlerimizin öfkesini katarak bir araya geldik. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde haklarımız ve hayatlarımız için mücadele ediyoruz.”
“OTORİTER REJİMLERİN HEDEFİNDE KADIN HAKLARI VAR”
“Tüm dünyada iktidarda bulunan otoriter, faşist ve muhafazakâr yönetimler, yıllardır kanla, canla elde ettiğimiz haklara ve bedenimize hükmetmeye çalışıyor. Filistin’de kız kardeşlerimiz savaş suçlarının mağduru olurken, Afganistan, İran, Hindistan ve Türkiye’de kadınların bedeni üzerinde kurulmaya çalışan tahakküm her geçen gün artıyor. Sadece Ortadoğu ülkelerinde değil medeniyetin simgesi gibi görülen emperyalist ülkelerde yönetime gelen sağ yönetimler ilk kadın haklarına saldırıyor. Kadın bedeni üzerinden yürüttükleri kadın kazanımlarına dönük saldırılar arttıkça kadınların mücadeleleri de artıyor.
Bugün buradan dünyanın neresinde direnen bir kadın varsa selamlıyoruz. Filistin’de savaş suçlarının mağduru kadınlar ve çocuklar için adalet talep ediyoruz. İran’da vücudu üzerinde tahakküm kurmak isteyen eril devlete karşı, ölümü göze alan Ahou Daryaei ile dimdik yan yana duruyoruz. Yaşamak için, özgürleşmek için inatla birbirimizin kolundan çıkmıyoruz ve birleşiyoruz.”
“BU ÜLKEDE HER GÜN EN AZ 4 KADIN KATLEDİLİYOR”
“Sadece Ekim ayında ölen 48 kadının yaklaşık yüzde 90’ı iktidarın kutsadığı ailenin üyesi olan erkekler tarafından katledildi. Bu ülkenin evleri işyerleri, sokakları, caddeleri, kampüsleri yani yaşamın her alanı biz kadınlar ve çocuklar için adeta suç mahalline dönüştü. İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek, 6284’ü etkin uygulamayarak, kadınların güvenli ve güvenceli yaşamasına dönük politikalar geliştirmediğiniz gibi var olanlara saldırıyorsunuz. Yetmiyor! Gerçek adalet değil erkek adaleti işleterek, kadına yönelik şiddet faillerini iyi halden, kanıt yetersizliğinden serbest bırakarak bir cezasızlık zırhıyla koruyor, hayatta kalmak için kendini savunmak zorunda kalan kadınlara ise verebileceği en ağır cezaları veriyorsunuz.
Sizin bu politikalarını sadece kadınların değil çocukların da hayatlarını ellerinden alıyor. Sıla, Narin ve daha nice çocuğumuzun mezarı da yine en güvendikleri “kutsal aileleri” oluyor. Sesini asla duyuramayan engelli çocuklar, devletin korumasında olması gereken kimsesiz çocuklar, yurtlarda, tarikat kıskacında cinsel istismarın, şiddetin hedefi oluyor. Kapitalizmin doymayan iştahı yeni doğan bebeklerin kanından besleniyor. Sadece birbirimizin hayatı için değil çocuklarında güven içinde yaşayabileceği bir dünya için; Susmuyor korkmuyor size itaat etmiyoruz.”
“ŞİDDET VE İSTİSMAR TEHDİDİ ALTINDA YAŞAMAYI REDDEDİYORUZ”
“Erkek egemen kapitalist sistem ve bitmeyen kutsal aile söyleminiz kadınları istihdamdan uzaklaştırılarak yoksullaştırıyor, kadını ucuz iş gücü olarak görüyor, sendikasız güvencesi çalışmaya mecbur bırakıyorsunuz. Ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılmayı, yoksullaşmayı, güvencesiz- kayıt dışı çalıştırılarak sömürülmeyi, tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda görülmeyi, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamayı reddediyor, haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkıyor, emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı mücadeleyi büyütüyoruz. Her kadına güvenceli iş, her iş yerine kreş istiyoruz. Eşit işe eşit ücret ve sendikal haklarımıza saygı istiyoruz.
Erkek devlet şiddetine karşı her alanda yürüttüğümüz mücadeleyi emek, barış ve demokrasi mücadelesinden ayrı düşünmüyoruz. Halkları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikalarla, militarist söylemlerle, seçme seçilme hakkını gasp edenlere karşı Hakkarili, Esenyurtlu, Batmanlı, Mardinli, Halfetili, Tuncelili, Ovacıklı kadınlarla yan yanayız. Kayyım uygulamaları ile kadın iradesinin en çok hayat bulduğu belediyelere kayyım atayarak irademizi gasp etmenize, kadın taleplerini içeren toplu sözleşmelerin feshedilmesine hem belediye çalışanı kadınların hem de belediyelerden hizmet alan kadınların yararına düzenlemeleri iptal etmenize karşı mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.”
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN FESHİ GERİ ÇEKİLSİN 6284 SAYILI YASA ETKİN UYGULANSIN”
“Ne giyeceğimizi, nasıl doğuracağımızı, nasıl yaşayacağımızı, erkeğe biat ve itaat etmemizi dayatarak bize sınır çizenlere karşı mücadelede Birleşiyoruz! İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararının geri çekilmesi 6284 Sayılı Yasa’nın etkin uygulanması için
Çocuklara yönelik şiddeti önlemeye yönelik Lanzarote Sözleşmesi’nin gereğinin yerine getirilmesi için
Çalışma yaşamında şiddet ve tacizin önlenmesine dönük ILO’nun 190 Sayılı Sözleşmesi’ne taraf olunsun ve sözleşme yürürlüğe girmesi için
Ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunmak için
Hayatı hiçe sayarak hayvan katlini yasalaştıran, rant uğruna doğayı talan etmeye devam edenlere tepki göstermek için Mücadelede Birleşiyoruz!
Bizler dünyanın dört bir yanındaki kadınlar; emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz için işyerlerimizde, evlerimizde, sokaklarda ve yaşamın her alanında savaşa, şiddete, yoksulluğa karşı haklarımız ve hayatlarımız için mücadelede birleşeceğiz! Taleplerimizde ısrarcı ve omuz omuza olduğumuz bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”