Ramazan boyunca özellikle teravih namazı sonrası cami önlerinde ve sepetlerle mahallelerde satışı yapılan çay sofralarının vazgeçilmez lezzeti haline gelen geleneksel ramazan simidinin üretim yolculuğu, iftardan hemen sonra başlıyor.
Taş fırında pekmezle kaynatılarak bolca susama yatırılan ramazan simidi, meşe odunu ateşinde pişmeye bırakılıyor. Simidinin üretim süreci, sahur saatine kadar devam ediyor.
Vatandaşların fırından çıkar çıkmaz tükettiği pekmezli simit, bir ay boyunca teravih sonrası cami önlerinde ve mahalle aralarında çocuklar tarafından sepet içerisinde satılıyor.
Fırıncılık mesleğinde 45 yılını dolduran 64 yaşındaki Eşref Balak, namı diğer Kurtçu Doğan amca, ramazanda pekmezli susamlı simit üretiminin Çorum’un unutulmayan önemli geleneklerinden birisi olduğunu ifade ederek, “Bu Çorum’a has ramazan ayına ait. Bir ay boyunca simitçiler gelir, kapı kapı satılır. Çıtır simittir. Ramazana has, camiden çıkanlar gelir, simidini alır, çay sohbeti ile yerler. Olmazsa olmazıdır Çorum’un. Çocuklar satarlar. ‘Yanıyo, yanıyo, çıtır simit’ geldi diye bağırırlar” dedi.
Balak, ramazan simidinin Çorum’un en eski geleneği olduğunu belirterek, “Namazdan çıkanlar gelir, bu simidi yemeden gitmezler. Başka bir yerde bulamazsınız. Seksen yedi vilayeti gezsen, bir tane Çorum’da vardır. Oda Çorum’a hastır aynı Çorum Leblebisi gibi, Çorum’un olmazsa olmazı çıtır simittir” dedi.
Ustalarının yanında 12 yıldır simitçilik mesleğini yapan ve geleneği devam ettiren 26 yaşındaki Yunus Emre, iftar sonrası üretim başlamadan önce fırında bir ön hazırlık yapıldığını, hazırlıkların tamamlanmasının ardından ekip olarak sahura kadar üretim yaptıklarını kaydederek “Bizim diğer simit fırınlarından farkımız, un, tuz ve susamdan hariç, hamurumuzda dostluk vardır” dedi.
Üretimi tamamlanan ramazan simitleri, tezgah ve sepetlerde cemi önlerinde ve sokaklarda satışa sunularak, çocukların bir ay boyunca harçlıklarını çıkarmasının yanı sıra Çorum için önemli bir geleneğin devam ederek gelecek kuşaklara da aktarılmasını sağlıyor.
