Bahçelievler Mahallesi’nde bir apartmanın giriş katında görme ve yürüme engelli torununa zorlu şartlarda bakan 58 yaşındaki Nergiz Yediren bir yandan da torunu için hukuk mücadelesi veriyor.
2009 yılında İstanbul’da Özel Kartal Hastanesi’nde 7 ay 3 haftalık erken doğumla dünyaya gelen Cesur Yediren (15), doğduğu günden bu yana yatağa bağlı yaşıyor.
Torununun doğduğunda sağlıklı olduğunu yoğun bakım ünitesinde yatırıldığı sürede hasta edildiğini iddia eden babaanne Nergiz Yediren, yaşadıklarını ÇORUM HABER’e anlattı.
Aldığı bakım parasıyla geçinmekte zorlanan ve apartmanların merdiven temizliğine giden Yediveren, “Torunumun doğduğu hastanenin adı aynı Yenidoğan Çocuk Çetesi gibi skandallara karıştığı için 2011 yılında kapatıldı. Ben çocuğumun bu hale getirilmesinin hesabını sormak için dava açtım. Sağlık Bakanlığını aradım davanın zaman aşımına uğradığını söylediler. Açılan ve kazanılan dava zaman aşımına uğrar mı? Kazandık davayı ancak hastane sahibi öldü, eşi ve kızı da mirasçılığı kabul etmiyor. O dönemde hastane sahibi bize rüşvet teklif etti bu çocuğu hiçbir yere götürme biz bütün hastane masraflarını karşılayacağız, tedavi ettireceğiz diye. O yıl hastanede iki hemşire tutuklandı. Sadece benim torunum değil hastaneyi şikayet etmeye 52 kişi gittik biz. Sadece 2 kişi kaldık. Ben 15 yıldır hukuk mücadelemi sürdürüyorum. En azından torunumun geleceği için açtığımız tazminat davasının sonuçlanmasını bekliyorum.” dedi.
Nergiz Yediren, torunu Cesur'a 15 yıldır bebekler gibi bakıyor
“O DÖNEM UĞUR DÜNDAR AYDINLATTI”
2009 yılında gelininin basit sancılarla hastaneye gittiğini ancak anneye suni sancılar verilerek 7 ay 3 haftalıkken sezeryanla doğumun gerçekleştiğini anlatan Yediren, “Çocuğu sezeryanla aldılar anneyi taburcu ettiler, çocuğu 3 ay vermediler bize. Çocuk anne karnındayken hastane kontrollerindeyken her şey normal görünüyordu. Gününü tamamlamak için hastaneye aldıklarını, sadece 17 gün hastanede kalacağını söylediler bize. Hiçbir şey yoktu çocukta. Daha sonra bize söylemeden çocuğu ameliyat etmişler ‘Neden haber vermediniz’ diye sorduk. Kafası su topladığı için acil ameliyata almak zorunda kaldıklarını söylediler. Çocuğu taburcu ettiler, eve getirdik annesinin memesini bulamayınca çocukta bir problem olduğunu düşünüp Kartal Lütfi Kırdar hastanesine götürdük. Burada bize ‘Oksijen fazla verilmiş kılcal damarlar kurumuş’ dediler. Sonra Samsun’a doktora götürdük, o hoca da doktor kaynaklı olduğunu ve bu hastanenin peşini bırakmamamız gerektiğini söyledi. Hatta çocuğun doğum raporunu evine götürdü doktoru M.S ve bize vermedi. Çünkü doğduğunda her şey normaldi. Televizyonla Didem Arslan’da Yeni Doğan Çetesi’nin yaptıklarını işitince bizim de bunu 15 yıl önce yaşadığımızı anladım. O anne babalar neler yaşadıysa ben de aynılarını yaşadım. O dönem Uğur Dündar da bu olayları ortaya çıkardı ama maalesef böyle büyük tepkiler verilmediği için sesimizi kimse duymadı.” diye konuştu.
Sadece torununun hakkını aradığını kaydeden Yediren, evinin kira olduğunu aldığı bakım parasının ne ev giderlerine ne de çocuğun ihtiyaçlarına yetmediğini dile getirdi.
“BENİM BU ÇOCUĞUMUN SAĞLIĞINI KİM GERİ VERECEK?”
Hukuk mücadelesinin uzun sürmesinden dert yanan Yediren, “Biz kazandığımız tazminatı ne zaman alacağız? Herkes biliyor torunum hastanede bu hale getirildi. Önce ameliyat ettiler, sonra verdikleri ilaçlarla epilepsi hastası ettiler benim çocuğumu.” ifadesini kullandı. Torununun annesi ve babası bakmadığı için 15 yıldır hem annesi hem babası olduğunu dile getiren Yediren, “Benim bu çocuğumun sağlığını kim geri verecek? Anne yok baba yok ben bir 58 sene daha mı yaşayacağım? Bu çocuğumun sonu ne olacak.” diye sordu.