*** Çorum’un “üvey evlat” muamelesi görmesini, birlik-beraberlik içinde hak ve taleplerinin mücadelesini vermekte yetersiz kalışına bağlayan Mehmet Yolyapar, “Diyebilirim ki, elimize vuruluyor, ekmeğimiz alınıyor. Oysa biz sadece adalet istiyoruz. Milletvekilliği için aday adayı olurken, Ankara’da güçlü bir Çorum lobisi oluşturma hedefim vardı. Çorumlu hemşehrilerimden büyük destek gördüm, ama karar vericiler vizyon-misyon gibi şeylere dönüp bakmadılar.” diye konuştu.

*** Meslek hayatı boyunca Çorum için çırpındığını, Şeker Fabrikası, Çorum-Ankara bölünmüş yolu, üniversite gibi büyük davalarda verdiği mücadelelerin henüz hatırlarda olduğunu anlatan Yolyapar, Hitit Üniversitesi’nin kurulması kadar ismi için de çok uğraştığını, Valilik karşısındaki meydanın açılması ve adının “Kadeş” olması konusunda da insanüstü bir çaba gösterdiğini vurgulayarak, “Şimdi bu meydan, Çorum’un bütün yükünü taşır hale geldi. Ne kadar önemli olduğu anlaşıldı.” dedi.

İzmir’den, Ege Medya Platformu Başkanı, Egelobisi İnternet Haber Sitesi İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni, hemşehrimiz Ahmet Kaplan, ÇORUM HABER’in Kurucusu ve Başyazarı Mehmet Yolyapar’la bir söyleşi yaptı.

Meslekte 54. yılını da geride bırakmaya hazırlanan duayen gazeteci Mehmet Yolyapar, Çorum’un sanayileşme hamlesini kendi dinamikleri ve insanlarının girişimci gücüyle başlattığını belirterek, “Devletten ulaşım altyapısı konusunda  destek bekledik, ama hep üvey evlat muamelesi gördük” dedi.

Mehmet Yolyapar’ın Ahmet Kaplan’a yaptığı değerlendirmeler özetle şöyle:

“ALLAH ÖMÜR VERDİĞİ SÜRECE MÜCADELEYE DEVAM”

“Çorumlu, devlet gelip fabrika yapsın istemiyor, sadece önünün açılmasını, örneğin ulaşım altyapısının tamamlanmasını bekliyor. Ama, yatırımlarda bir türlü adaleti göremiyoruz. Çorum’un 100 yıllık hayali demiryolu. Ayrıca, kendi havalimanına sahip olmadan Çorum’un sanayi kenti olamayacağını savunuyoruz. Her iki konuda da Çorum şimdiye kadar beklediği ilgiyi göremedi. Ama, biz de mücadeleden vazgeçmiş değiliz. Ben meslekte 54. yılımı geride bırakacağım. Basın İlan Kurumu benim belgeselimi yaptı, başlığını da ‘Ömrünü yaşadığı şehre adayan bir gazeteci’ olarak belirledi. Gerçekten de öyle. Allah ömür verdiği ve sağlığım elverdiği sürece bu mücadeleyi bırakmayacağım.”

“KALKINMADA ÇORUM MODELİ”

“Çorum, 1970’lerden itibaren sanayileşme hamlesini başlattı. Birkaç esnafın bir araya gelerek ortaklık yoluyla fabrika kurması, ekonomistler tarafından ‘Kalkınmada Çorum Modeli’ olarak nitelendi. Daha sonra Çorum, Anadolu Kaplanları arasında sayıldı, ‘KOBİ Başkenti’ unvanı verildi.

Liman şehri ve ticari merkez niteliğiyle Samsun, bölgenin tartışılmaz merkezi. Ama Çorum da, sanayileşmede bölgenin öncüsü oldu. O dönemde Türkiye’nin Gaziantep, Kayseri ve Denizli gibi sanayi kentlerinin hemen ardından gelen gruba dahildi. 1990’lı yıllardaki OHAL teşvikleri Çorum’un sanayileşmesinde duraksamaya yolaçtı. Zira, teşvik sistemi akılcı değildi. Bunu o dönemde de sürekli eleştirdim. Örneğin Çorum’un toprak sanayisinde atıl kapasite varken, komşu illere toprak sanayi teşviği vermenin mantığı yoktu. Onlar Ay’a mı satacaktı?”

“AHLATCI İLE İHRACAT REKORTMENİ OLDUK”

“Çorum’un girişimci insanları, her şeye rağmen sanayileşme hedefinden hiç vazgeçmediler ve yeni fabrikalar kurmanın yanı sıra, mevcut fabrikalarının kapasitesini artırdılar.

Son dönemde ise, Ahmet Ahlatcı, Çorum’un büyümesinin başlıbaşına bir etkeni oldu. Ahlatcı Holding’in yatırımları ve ciro olarak Türkiye’nin devlerini bile geride bırakması, Çorum’a ihracat rekorları getirdi. Çorum, ihracatta milyar doları geçen iller kategorisine ismini yazdırdı. Geçen yılki ihracat 1.6 milyar dolar seviyesindeydi. Şunu söyleyebilirim ki, Ahlatcı tüm ihracatını Çorum’dan yapsa, bu rakam 5 milyar doların da üzerine çıkacak. Şu anda Çorum, bir çok büyükşehirden daha önde.”

“SUNGURLU, İKİNCİ KIRIKKALE OLMA YOLUNDA”

“Sungurlu ilçemize dev savunma sanayi yatırımları yapılıyor. Şu anda Sungurlu Belediye Başkanı olan Muhsin Dere’nin Milli Savunma Bakan

Yardımcılığı döneminde Sungurlu’nun yakaladığı bir şans. Ahmet Ahlatcı’nın barut fabrikası, başka firmaların kapsül ve fişek fabrikalarıyla Sungurlu,  Türkiye’nin ikinci Kırıkkale’si olma yolunda ilerliyor.”

Mehmet Yolyapar1-1

İNANILMAZ BİR GİRİŞİMCİ RUHA SAHİP ŞEHİR

“Çorum, makine imalat ve döküm sektörlerinde inanılmaz boyutlarda gelişme kaydetti. Gaziantep’le birlikte Türkiye’nin bu alandaki en önemli illerinden biri oldu. Çorum’da girişimci ruh var, sanayi iklimi ve altyapısı var. Sanayi potansiyeli çok yüksek. Bunlara dayanarak, Çorum’u bölgesel kalkınmanın lokomotifi olabilecek güçte görüyoruz. Yeter ki devlet bir ucundan tutsun. Başta ulaşım altyapısıyla girişimcinin önünü açsın.

Yüzde 24 fiziki gerçekleşme noktasında yarım kalmış havalimanının tamamlanmasını istiyoruz, ‘Merzifon iki adım’ diyorlar. Oysa, sorun mesafe değil, havalimanı olmadan sanayi kenti olunamayacağı gerçeği. Çorum Havalimanı inşaatı biraz geri kalınca, Merzifon Askeri Havaalanı’ndan sivil uçuşlar için geçici olarak yararlanmayı önce biz istemiştik, ama meğer kendi ayağımıza kurşun sıkmışız.”

“DEMİRYOLU KONUSUNUN HEP TAKİPÇİSİYDİM”

“1980’li yıllarda hemşehrimiz, merhum İhsan Pekel Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı idi. Seçim döneminde Ulaştırma Bakanı oldu, sonra Anayasa Mahkemesi üyeliğinden emekliye ayrıldı. İhsan abi demiryolu için çok çaba harcadı. Ben de sürekli takipçisi oldum. Yük taşımacılığını esas alan Çankırı-Çorum-Amasya-Samsun hattının etüt-projesi yapıldı, hatta yatırım programına da alındı, ama ödeneksizlikten geri çıktı. Daha sonra da proje, Delice-Çorum-Samsun şeklinde hızlı tren hattına dönüştü. Delice-Çorum etabı yatırım programında, ama ödeneği sadece 2 bin lira. Gerçi başka fasıllardan ödenek aktarılabilir. Söz verildiği gibi bu yıl içinde ihale edilmesini bekliyoruz.”

“DÜNYANIN EN ZENGİN TARİH MİRASLARINDAN BİRİ”

“Çorum, inanılmaz bir tarih ve kültür zenginliğine sahip. Dünyanın en zengin hazinesinin üzerinde oturuyoruz, ama değerini idrak edemiyoruz. Bu gerçeği önce Çorumlulara anlatamadık. Çorumlu inanmayınca başkalarını inandırmak nasıl mümkün olacak?

Hitit uygarlığı, günümüzden yaklaşık 3500 yıl önce yaşamış büyük bir dünya uygarlığı. İnsanlığa da büyük değerler bırakmış.

Ben diyorum ki, bu topraklar barışın anavatanı bir. Çünkü, insanlık tarihinin ilk yazılı barış antlaşması Kadeş’in bir tarafında Hitit Kralı Hattuşili, diğer tarafında Mısır Firavunu Ramses var.

İkincisi, Kadeş barış antlaşmasında Hitit Kraliçesi Puduhepa’nın da mührü var. Bu ne demektir? Bu topraklar kadın-erkek eşitliğinin de anavatanı.

Üçüncüsü, Hititler ele geçirdikleri şehirlerin tanrılarına da Büyük Mabet’te yer veriyorlar. İşte inançlara saygı.”

Mehmet Yolyapar2-1

Editör: HABER MERKEZİ