ÇORUM HABER’in Kurucusu, Başyazarı ve Şirket Genel Müdürü, Çorum Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı Mehmet Yolyapar, 1982 Anayasası’nın “darbe anayasası” olduğunu, dolayısıyla sivilleştirilmesinin demokrasiyi içselleştirmiş herkes tarafından benimsendiğini, ancak çok sayıda maddesi değiştirildiği için şu anda 12 Eylül Anayasası’ndan eser kalmadığını belirterek, “Yeni anayasa yapma girişimleri, eğer Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk 4 maddesi ile ilgili heveslerin eseri ise, bu asla kabul edilemez.” dedi.
*** Umut Radyo’da Meltem Danışman Çınar’la birlikte hazırlayıp sundukları “Çorum Güncesi” programında, ÇORUM HABER’in yayın hayatında 39. yıla, kendisinin de meslek hayatında 54. yıla girişi ile Ahilik Haftası etkinliklerini birlikte değerlendiren Mehmet Yolyapar, “1970 yılının Eylül ayı ortalarında, Çorum Ekspres gazetesinde muhabir olarak mesleğe adımımı attım. ÇORUM HABER’in kuruluşu ise 17 Eylül 1985…Sonradan, kendi mesleğe başlangıcımı da 17 Eylül olarak kabul ettim, ikisini birlikte kutluyoruz” dedi.
*** Yolyapar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ahilik, bizim toplumumuzun en köklü kurumu. Esnafımız da zaten toplumun orta direği, omurgası…Bugün sanayici-iş insanı konumundaki hemşehrilerimiz de yakın geçmişin esnaf ve sanatkârları. Dolayısıyla, esnafımızı gelenekleriyle, görenekleriyle hep ayrı bir yerde tutarız. Zaten, ÇORUM HABER de esnaf gazetesi olarak doğmuştur. Gazeteyi haftalık olarak, rahmetli ağabeyimin Kubbeli Caddesi’ndeki konfeksiyon mağazasının küçük asma katında çıkarmaya başladım. Yoğun toplumsal talep karşısında da, çok ortaklı anonim şirket kurarak günlüğe döndük. Özetle, esnafımız benim için her zaman değerli olmuştur, hep başımın tacıdır.”
*** Meltem Danışman Çınar, Gazi Caddesi’nde bir kadının, boşandığı eşi tarafından hunharca bıçaklanarak öldürülmesini de mikrofona getirdi. Yolyapar, barbarlık boyutuna ulaşan kadın cinayetlerinin bir türlü önlenemeyişini “utanç verici” olarak nitelerken, “Toplumumuzda, az da olsa, bu gibi canavarlıklara müsamaha ile yaklaşan insanlarımız maalesef var. O olay sırasında bir vatandaşın ‘Kimbilir ne yaptı?’ deyişine bir arkadaşım tanık olmuş. İnsanın kanını donduran bir söz. Böyle bir insafsızlığın, merhametsizliğin mazereti olamaz. Kör cehalet olur da, bu kadar mı insanlıktan çıkarır?” diye konuştu.
*** Duayen gazeteci Yolyapar, Umut Radyo Genel Yayın Yönetmeni Meltem Danışman Çınar’ın 12 Eylül faşist darbesinin 43. yıldönümünde, demokrasi ve insan hakları adına kaybedilen yılların ve yitirilen canların acıyla anıldığını belirtmesi üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
*** “Bizim kuşak, çok ihtilaller, muhtıralar, darbe girişimleri gördü. 27 Mayıs 1960’ta ilkokul öğrencisiydim. 12 Mart 1971 muhtırasında Çorum Ekspres’te muhabirdim. Hepimiz sanıyorduk ki, askerler Atatürk ilkelerine dönüş için uyarıda bulunuyorlar, kararlılık gösteriyorlar. Bunun, toplumsal uyanışı ezmek için bir bahane olduğunu, dahası, bugün neoliberalizm denilen vahşi kapitalizmin temellerinin ta o zamandan atıldığını sonradan fark edebildik.”
*** “Yine, 12 Eylül 1980 öncesi ülkenin kan gölüne dönüşünün altında da, müdahaleye zemin hazırlama hesabının yattığını çok geç anlayabildik. 12 Eylül’den sonra ülkenin en dinamik unsuru gençlik, sağ olsun-sol olsun, henüz olgunlaşmamış ekinlerin biçilmesi gibi biçildi. Sonraki süreçte de emperyalizmin oyunları devam etti, ediyor. Bugün ise, Türkiye’ye ‘Ortadoğu ülkesi’ rolünün biçildiği anlaşılıyor. Ve maalesef, demografik yapı değiştirilerek Türkiye Cumhuriyeti’ne tuzaklar kuruluyor.”
*** “1982 Anayasası, hiç kuşku yok ki bir darbe anayasasıdır ve bir avuç demokrat, bu anayasaya oy vermemiştir. Ama halkımız, yanılmıyorsam % 92 gibi ezici bir çoğunlukla hem bu anayasayı kabul etmiş, hem de Kenan Evren’i cumhurbaşkanı seçmiştir. Şimdi, bu darbe anayasasını demokratikleştirmek elbette demokrasiden yana herkesin arzusudur. Ama, geçen sürede anayasanın pek çok maddesi zaten değiştirilmiştir. Yani darbe anayasasından kurtulma gibi bir gerekçe ortadan kalkmıştır. Şimdi yeni bir anayasa yapma girişimleri, mevcut anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk 4 maddesine yönelik niyetler taşıyorsa, bunu kabul etmek mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti’ni var eden bu maddelerin en azından gevşetilmesi, çok ciddi bir beka sorunudur ve Türk Milleti buna asla izin vermez.”