Yeryüzünde olup biten hiçbir şey anlamsız değildir.

Dünya hem kendi etrafında hem de belli bir yörüngede dönüyor. Kendi etrafında dönüyorken de gece ve gündüz meydana geliyor.

Gecenin hikmetleri, insan için kitap olur en azından.

Hele hele güneş yüzünü gösterdi mi tabiat uyanır, kuşlar öter, böcekler yürür; bir renk ve cümbüş kaplar ortalığı.

Bu ses rahatsız edici değildir. Çok büyük, usta bir bestekârın bestelediği yine büyük bir akor ve armoninin ürün sesleri topluluğudur.

Çiçekler, ağaçlardaki güzelce asılmış süsler gibi salınır durur.

Sanki gel, der; çağırır. Renkler sanatçılara ilham var. Bir de bakmışsın ki bir tablo çıkmış ressamın elinden. Bir roman olmuş, Pastoral Senfoni nasıl olmuş? (Andre Gide)

Çocuklar oynuyor.

Bisiklet sürüyor, köpek gezdiyor ve onlarla oynaşıyorlar.

Velhasıl tabiatta ne varsa dirilik ve dirilme, canlanma belirtileri gösteriyor.

Ben yürüyüşü seviyorum. Uzun uzun yürüyüşler vazgeçemediğim bir şey. Yürümeyi seviyordum çünkü tabiatı seviyordum. Bu sayede düşünme imkânı da buluyordum.

Pike ata ata uçuşan kelebekler, her birinin renkleri ayrı. Her biri bir kozadan çıkıyor.

Yürümenin yararlarını daha sonradan öğrendim. Bilim insanları çok güzel şeyler anlatınca bu işe daha çok sarıldım.

Ayrı ayrı yollardan yürüyüş yapmayı tercih ediyorum. Bu sayede farklı güzellikler keşfediyorum.

Mesela ayrı bir renk leylaklar, duvarın üstünden uzanmış. Durup bakıyorum, çok sevdiğim bir renk.

Yolda rastladığım insanlarla konuşuyorum.

Herkesin hoşnut olduğu ve aynı zamanda şikayetçi olduğu bir şey var. Kiminin bir sağlık sorunu var, onu yenmeye çalışıyor.

Bu yere geldim mi dikkatimi çeken bir şey, bir yer var.

Bir ağaç yolun kıyısında, hemen ilerisinde bir masa ve masanın kıyısında iki tabure yapılmış. Masanın üzerinde de içinde bir şeyler olan bir cam kavanoz, yaz kış orada.

Her geçişimde dikkatimi çekiyor. O masa havalar biraz ısındı mı hemen doluveriyor.

Genç kızlar, kadınlar bir araya gelip çay içip gülüşüyorlar. Belli ki güneş onları da çağırmış.

Hiç kimse onlara bir şey demiyor, bir güven içindeler. Tüm mahalle tanıdık zaten.

Ağaç çiçekleniyor, meyve veriyor. Ağaçta tonla meyve var. Kimse el uzatmıyor. Bazen bakıyorum, bunlar ne meyvesi diye.

Tüm tabiatın değişimi gibi o masa da her koşulda değişiyor. Güneşin yüzünü göstermesiyle etrafında insanlar toplanıyor. Ağaçlarla birlikte onlar da gülüş içinde oluyorlar. Dünya yörüngesinde dönerken güneşe daha yakın oluyor.

Ve böylece gülüş de yakın oluyor insana galiba.