ZEHİRLENİYORUZ

Abone Ol

Kanada, ABD ve İngiltere şirketleri, küçük paya sahip yerli ortaklarıyla birlikte tüm toplumu siyanürle zehirliyor. İliç’te meydana gelen kazada patlayan siyanür toprağa karıştı. Siyanür, sülfürük asit ve ağır metaller içeren gölet Fırat’a 300 metre mesafede imiş. Önü kapatılsa bile ilk yağmur yağdığında ırmağa, oradan Keban'a karışma olasılığı çok yüksek. Baraj gölünden hareketle tüm bölgeye ve hatta sınır dışına yayılma tehlikesi var. Yıllardır seslenen bilim insanlarının sesini duymayan yetkililer artık duyun ve bu sömürge uygulamalarını durdurun!

Ayrıca kazada kayıp işçiler olduğu da açıklandı ve haber alınamıyor.

Kanada ve diğer batılı ülkeler kendi ülkelerinde yasalarla korunan doğal alanlarında yapamadıklarını bizim gibi sömürge/yarı sömürge ülkelerde uyguluyor. Siyanürle altın arama çok gerilerde kaldı, ancak bizim halkımızın can güvenliği hiçe sayılarak zehrin yeraltı sularımıza karışmasına aldırmıyor, altın madeni çevresine ve sızan zehirle çok daha ötelere yaymakta beis görmüyorlar. Hukukçularımızın, maden mühendislerimizin, çevreci kurumların uyarıları hiç dikkate alınmıyor. İktidardan gücünü alan zehir tacirleri ve yerli ortakları köhnemiş yöntemlerle altın aramaya devam ediyor. Küçük çıkarlar için milyonlarca yurttaşımızın yaşamları kanser ve benzeri hastalıklarla karşı karşıya bırakılıyor.

Altın arama bölgelerindeki kanser vaka istatistikleri yayımlanmıyor, gizli tutuluyor. Bilinirse doğacak tepkilerden çekiniyor şirketler ve çanakçıları.

Ülkem bu kadar açık sömürge ülkesi durumunda.

Bu duruma seyirci kalınamaz. Dur demenin bir yöntemi olmalı ve durdurulmalı.

Soyuluyoruz, zehirleniyoruz, ölüyoruz. Emperyalist devletler şirketleriyle dört koldan yaşamımızı tehdit ediyor.

Ayrımında olalım ve topyekûn dur diyelim.

Bu acı tabloya ancak altın katliamı diyebiliyorum.

Üzgünüm, torunlarımıza sağlıklı, temiz, siyanürden arınmış bir ülke kalmayacak.