Olacak, olacak; daha neler olacak!
Genelde gıda maddelerinin fiyatları yakından izlenir. Tüketiciler, satın alacağı ürünün fiyatlarını inceler. Marketleri, çarşıyı, pazarı dolaşıp fiyatları karşılaştırır. En ucuzunu satın almak için gösterdiği çabaları genelde başarısızlıkla sonuçlanır. Görünen zamlardan kaçarken görünmeyen zamlar arasında yer alan kalitenin düşmesi, ürünlerin gramajının düşürülmesi gibi yan etkilerden kendini kurtaramaz
Her insanın geliri sınırlıdır. Bütün çabalarına rağmen istediği rakamlara ulaşamaz. Diğer taraftan giderler sınırsızdır. İkisinin arasında denge kurmaya çalışanlar, bazı ürünleri almaktan vazgeçer. Daha az, daha ucuz olan tüketim ürünlerini seçmek zorunda kalır. Sonuçta sürekli kemer sıkmaya başlar. Sürekli yinelenen davranışlar, zaman içerisinde alışkanlık haline gelir.
Tüketicilerin ne zaman hangi ürünleri daha çok satın alacağını bilen satıcılar boş durmaz. Depolar tıka basa doldurulur. Uyanık geçinen tüketicilerde bu kervana katılır. At yarışlarının yapıldığı hipodromlarda yarışan beygirler bu yarışta yenik düşer.
Geçtiğimiz yıllarda Çorum başta olmak üzere bazı illerimizde soğan ekenler ‘ağa’ olmuştu. Adanalı ‘pambıh’ pamuk üreticileri onların karşısında maraba konumuna düşmüştü. Tüketiciler gözyaşları arasında soğan kabuğunu soyuyordu. Aşırı tüketimden özenle kaçmaya başlamıştı
Gün geldi, soğan bulunmaz oldu. Bir kuyumcu vitrinde altın bileziklerin arasına kuru soğanları koydu.
Çok para kazanma peşinde koşanlar, bulabildikleri her tarlaya soğan ekti. Üretim artıkça fiyatlar düştü. Tarlalar, dereler, sokak araları soğan çuvallarıyla doldu taştı.
Belki gelecek yıl kazanırız hayali ile yine soğan ekildi. Gelecek yıl, gelecek yılları izledi. Kör talih köylünün peşini bırakmadı.
Kırkbeş yıl öncesinde yeşil mercimek köylünün umudu olmuştu. Depolar dolup taştı. Tüketim depoları boşaltmaya yetmiyordu. Uzmanlar, televizyonlarda mercimek yemeğinin erdemlerini anlata anlata bitiremedi.
Benzer sıkıntıyı fındık üreticileri yaşadı. Üretimde Dünya lideri ülke olmuştuk! Ne yazık ki ürün fiyatlarını başkaları belirliyordu. Bu sorunu yıllar boyunca çözemedik. Aga bizimle maytap geçiyordu! Fındık fiyatları maliyeti karşılamadı. Üreticiler ağaçları sökmeye başladı. Malum sefer sayısını artırdığı vurgulan reklamlar sonucunda fındık satışları azaldı. Yazık oldu; reklam için harcanan paralara…
Gün geldi nohut zam şampiyonu oldu. Onun saltanatı da fazla sürmedi. Ektiğimiz nohut, biçtiğimiz nohut; gidip pazarda leblebi olamadı. Üretici kör talihine küstü. Günümüzde ucuz nohut satın alanlar bugünleri mumla ararsa hiç şaşırmam.
Sıra kumpir olarak bildiğimiz patatese gelmişti. Onun birinciliği de fazla sürmedi. Niğdeli, Nevşehirli patates üreticilerimizin yüzü gülmüyor.
Kiracılar ev sahiplerine çalışanlar amirlerine yağ yakma yarışına girdi. Yağcıların sayısı artınca ay çiçek yağının fiyatı rekorlara koşuyor.
Bir türkü sözlerinde olduğu gibi aynı hamam aynı tas. Yapılan zamlardan üreticinin kazanabilmesi şansı, şans oyunlarından en büyük ikramiyeyi kazanması gibi bir şey. Her zaman olduğu gibi kaybedenlerin arasında kesinlikle yer alan tüketici olan bizleriz.