1923 yılı Aralık ayında Üsküp'ün İştip ilçesinde dünyaya gelen Yusuf Nalkesen'in ailesi, gördükleri baskılardan etkilenerek Türkiye Cumhuriyeti'ne göç etmişler. Ailesiyle İzmir'e göçen Nalkesen, ilkokul ve üstün bir başarı gösterdiği ortaokulun ardından sınavsız olarak Necati Bey Erkek Muallim Mektebi'ne alınır.
Ağrı'nın Tutak ilçesine öğretmen olarak atanır. O yıllarda (1947-1948) eline geçen eski bir udla çalışmaya başlayan sanatçı, kendi kendine ud çalmayı öğrenir.
1948 yılında Meliha Nalkesen’le evlenen sanatçı; İnci, Süleyman, Ebru ve Selçuk adlarında dört çocuk sahibi olur.
Ancak en büyük çocuğu İnci'yi 21 Şubat 1982 tarihinde kaybeder.
Bu ölümle birlikte kızı İnci için hicaz makamında şu kasideyi yapar.
Elim sustu, telim sustu, dil sustu… / Tanrı bize ya darıldı, ya küstü?..
Bir ateşle öylesine yaktı ki?.. / Bülbül sustu, güller sustu, dal sustu!..
Askerliğini yaptıktan sonra İzmir Radyosu'nun açtığı sınav ile müzik hayatına ilk adımı attığını belirten Nalkesen, 5 Eylül 1951 tarihinde "Veda Busesi" isimli şarkıyı besteledi. 1952 yılında açılan İzmir Radyosu Saz Sanatçılığı sınavıyla TRT kadrosuna giren Nalkesen Nisan 1970'te öğretmenlikten emekli oldu.
Emeklilikten sonra sanatçı sendikalarında daha faal rol oynamaya başlar.
Bu yüzden TRT yönetimiyle de arası bozulur ve 13 Ağustos 1973 tarihinde bir genel müdürlük yazısıyla görevini son verilir. 23 yıl hizmet ettiği TRT'ye tazminat davası açan sanatçı, bu davayı kazanır. Maddi hak ve kıdem tazminatını kazanan
Nalkesen, kırgın olduğu TRT'ye dönmez.
İşte bu ruh haliyle "Hele bir düşte gör " şarkısını besteler.
Rast Makamındaki bu şarkının güftesi de Nalkesen'e aittir.
Hele bir düşte gör, düşte gör bir an. / Bulunmaz inan ki, hal hatır soran!..
Sen düşmanlarından görmediğini, / Görürsün en canın, en yakınından!..
Kader bu, söyleyin, ne gelir elden? / Düşenin dostu olmazmış, ezelden!
Bu şarkıyı Nesrin Sipahi TV’de okudu büyük yankılar yaptı.
1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır.
Yusuf Nalkesen , 2003 yılında vefat etti. Yusuf Nalkesen’in 583 bestesi ve 1000 civarında da güftesi vardır. Nalkesen, besteciliğiyle ilgili olarak, şunları söylemiştir:
"Utandığımdan galiba 10 yıl bekledim. Sonra bir gazeteci arkadaşım Zeki Müren Bey'e bahsetmiş. O okudu, çok beğenildi. Ve bu seneye kadar toplam 583
beste ve 1000 civarında da güfte yaptım. Asla şarkı söylemedim ve herhangi bir yerde enstrüman çalmadım." Nalkesen, besteleri yaparken adeta kelimelerle dans ettiğini, etrafında yaşanan tüm güzellikleri aşk ve tutkuyla yazdığını belirtmişti.
Pek çok eserini severek söylediğim ve çok sevdiğim bestekârlardan biri olan Yusuf Nalkesen üstadı sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun.
Yusuf Nalkesen’in şu güzel Uşşak şarkısını çok severim;
Ne mektup geliyor ne haber senden / Söyle de bileyim bıktın mı benden?
Her akşam güneşin battığı yerden / Gözlerin doğuyor gecelerime,
Çileli doğmuşum zaten ezelden / Hasrete alıştım ne gelir elden?
Yaşlı gözlerime baktığın yerden / Gözlerin doğuyor gecelerime…
Hayat öyküsünün anlatan kitabını bir günde okudum. Sendikacı olduğu için İzmir Radyosunda eserlerinin okunmaması kendisini çok üzdüğü için unutamadığım ve beni çok etkileyen şu ağıt dörtlüğü yazmış.
Benim de içimde ateşler yandı, / Kimselere ne dedim, ne diyeceğim,
Bütün dertlerimi öldükten sonra / Konduğum toprağa söyleyeceğim…