Toplum olarak, yine büyük bir acı yaşıyoruz! Küçük kız çocuklarının yanarak, yaşamlarını yitirmesinin acısı, hangi sözcüklerle nasıl yazılır, bilemiyorum? Körpecik bedenlerle birlikte yürekler de köz oldu!
Biz, bu acıyı daha önce Konya ve Diyarbakır’da da yaşamıştık…
Ayrıntılar ortaya çıktıkça, sorumsuzluğun boyutları şaşırtıyor!
Yangının nedenleri, bilirkişi raporuyla açıklandı:
Eski elektrik panosu, yıpranmış kablolar, kapılar, pencereler “PVC”… Yangına benzin döken cinsten!
Yurdun bir yangın merdiveni var. Çocuklar canlarını kurtarmak için merdivene koşuyor. Kapılar dışarıdan kilitli… Demek ki, her şey göstermelikmiş!
Bağıra, çağıra gelen faciayı, “kader, yazgı, kısmet” diyerek geçiştirmek, diğer yurtlarda böylesi felaketlerin yaşanmasını acaba engeller mi?
Yetkililerin “sorumlular en ağır şekilde cezalandırılacak!” Söylemi, yüreklerin acısını dindirir mi?
* Yaşamın kutsallığı, her şeyin üzerinde tutulmazsa…
* Çocuklar geleceğimiz, nitelikli insan yetişsin! Anlayışı yerleşmezse…
*Felaketler, kader, yazgı, kısmet gibi sözlerle, göz ardı edildikçe…
* Başka amaçlar için yapılan binalar yurtlara dönüştürüldükçe…
* Soyut, somut kavramları henüz oluşmamış yaştaki çocuklar, kötü niyetli insanların elinde kaldıkça…
* Yaşadığımız tüm acıların, bir zihniyet sorunu olduğunu anlayamadığımızda…
* Gelecekte de benzer acıları yaşayabiliriz!
Bu sorunların çözümü; çocuk ve gençleri böylesi yerlerden kurtarıp, uygar- çağdaş 12 yıllık zorunlu eğitim sistemi içinde yetiştirmekten geçer…
ECELSİZ ÖLÜMLER
Ecelsiz ölümler ülkesiyiz!
Ne zaman çiçeğe dursa dallar,
Ayaz vurur, ateş yakar...
Umarsız ömürler biter,
Mutluluk kaybolur.
Ecelsiz ölümler ülkesiyiz...
Mahkum sözcükler,
Barış, kardeşlik, özgürlük, huzur!
Hükümlü kadın,yaşam, çocuk, oyun...
Döner dururuz,
Ecelsiz ölümlerin başında...
Can taze, yürek yorgun.
Ecelsiz ölümler ülkesiyiz!
F.Nilüfer