YORGUN DEMOKRAT

Abone Ol

Son yıllarda toplumumuzda görülen en tehlikeli ve olumsuz değişimlerden biri de olaylar karşısında duyarsız kalmamız ve göstermemiz gereken tepkiyi göstermeyip bahanelere sığınmamız. Kısacası ünlü 3 maymunu oynamamız. “Görmedim, Duymadım, Bilmiyorum”.

Oysa biz öyle miydik ya? Nerede bir haksızlık görsek hemen tavır alıp dünyayı o haksızlığı yapanların başına yıkmaz mıydık? Yetkililer bir şeye karar verirken halkın tepkisini hesap ederek adım atmaz mıydı? Ve ortalığı inim inim inletmez miydik? Sahi ne oldu bize? Gördüklerimize ve duyduklarımıza karşı nasıl bu kadar sessiz kalıp duyarsız olabiliyoruz?

Ben bu durumun nedeni olarak yine teknolojik gelişmeleri görüyorum. Haksızlıklara karşı gene duyarlıyız, gene tepki gösteriyoruz fakat bu tepkimizin şekli değişti. Öfkemizi eskisi gibi fiziki olarak değil de Facebook, WhatsApp, Instagram, vb. sosyal iletişim kanallarıyla göstermekle yetiniyoruz. Böylece de gazımız alınmış oluyor ve vatandaş olarak üzerimize düşen görevi layıkıyla yapmış olmanın huzuru ve rahatlığı içinde başımızı yastığa koyup mışıl mışıl uyuyabiliyoruz.

Ahmet Kaya’nın “Yorgun Demokrat” şarkısı sanki bizler için söylenmiş. Ne güzel, sıcacık odamızda bir elimizde çay, diğerinde telefonumuzla vatandaşlık görevimizi layıkıyla yapabilmenin rahatlığını yaşayabilmek. Ve ne güzel, bununla yetinip ne kadar duyarlı bir vatandaş olduğumuza kendimizi inandırabilmek…

Aslında bu durumun temel nedeni korku. Kısacası, korkuyoruz dostlar korkuyoruz. Dışarı vurup itiraf edemediğimiz ama içten içe dillendirdiğimiz asıl ve temel neden bu. Yorulduk ve yeni bir risk alacak ne gücümüz ne de cesaretimiz kaldı. “Biz elimizden geleni yaptık, biraz da yeni gelenler, özellikle gençlerimiz devir alsın bu nöbeti” anlayışının rahatlığı içindeyiz.

BİR HİNT MASALI

Kedi korkusuyla sürekli endişe içinde yaşayan bir fare, büyücüye giderek durumunu anlatır ve kediye dönüşmek istediğini söyler. Büyücü de acır ve onu kediye dönüştürür.

Fare, birkaç gün kedi olmaktan mutlu olur ama köpekle karşılaşınca büyük korkuya kapılarak yeniden büyücünün kapısını çalıp bu kez de köpek olmak istediğini söyler.  Büyücü onun bu isteğini de yerine getirir ama sorun gene çözülmez. Çünkü bu kez de aslandan korktuğu için aslana dönüşmek istemektedir. Bu isteği de yerine gelir ama korkusu gene bitmez. Çünkü bu kez de avcıdan korkmaktadır.

Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkân yok; onu eski haline döndürür. Ve der ki;

          -“Sende sadece bir fare yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem."

          Ünlü yazar Shakspeare, bu konuda şöyle diyor:

          "İnsanların çoğu;

         Sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için.

          Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.

          Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.

          Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.

          Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.

          Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için."

          Diğerlerini de biz ekleyelim:

          Haklıdan yana olmaktan korkuyor, haksızla arasını bozmamak için.

          Ölmekten korkuyor, diğer tarafı hak etmediği için.

          Başlamaktan korkuyor, bitireceğine inanmadığı için.

          Mutlu olmaktan korkuyor, mutsuz olduğunu anlayacağı için.

Ne diyelim, haydi Allah hepimize rahatlık versin…

·       DÜŞÜNEN SÖZLER:

·       Karanlıktan korkan bir çocuğu, kolaylıkla hoş görebiliriz. Yaşamdaki asıl trajedi, yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır. PLATON

·       Neden korktuğunun, onun ne kadar güçlü olduğunun bir önemi yok. Asıl güçlü olan içindeki korku. O. Winfrey

·       Düşündüğünü söylemeye korkmaya başladı mı kişi, düşünmekten de korkmaya başlar. V. Türkali

·       Korkak, tehlike olmadığı zaman yumruğunu sallar. Goethe

·       Kim daha korkak? Karanlıktan korkan çocuk mu, yoksa aydınlıktan korkan büyük mü? M. Freehılı

·       Pirincin içindeki siyah taşlardan korkma, beyaz taşlardan kork. Japon Atasözü