YENİ SURİYE POLİTİKASI MI? - 2

Abone Ol

Dünkü yazımın sonunu “Ve 11 yıldır süren iç savaşta ülke, Kürt-Alevi-Sünni olarak üç bölgeye ayrılır oldu. Yani Suriye’de bugün görünen harita budur” diye bağlamıştım.

İşte Türkiye yönetiminin en büyük yanlışı, 2011 yılında başlatılan bu iç savaşla başladı.

Suriye’de İslamcı bir iktidar oluşturma düşüncesiyle Suriye iç savaşında taraf olundu.

yönetimi ile sarmaş-dolaş olan Türkiye yönetimi, birden bire Suriye karşıtı oldu. Birdenbire Esad, Esed oldu.

Sonuçta, ABD’nin Suriye'deki projesine taşeronluk yapar bir görüntü verildi.

Ama Suriye’deki iç savaş sürecinde, Türkiye sınırında Türkiye’yi sarsabilecek büyük bir hassasiyet yaratıldı.

* * *

Peki, ne idi bu hassasiyet?

yıllarda Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) haritası, Aydınlık ve Cumhuriyet gazetelerinde yayınlanınca, önce böyle bir haritaya inanılamadı.

Oysaki haritada, Türkiye dahil bölge devletlerinin sınırları yeniden oluşturuluyordu.

Nitekim çevremizdeki gelişmelere bakınca, projenin adım adım uygulanır olduğu da görüldü.

Bu nedenle önce bir durumu, daha sağlıklı sorgulayabilmek için, daha önce de birkaç kez değindiğim, halının altına süpürülmüş bir konuyu bir kere daha hatırlatmak istedim.

Kürt kökenli halkın yaşadığı Osmanlı toprakları, birinci dünya savaşından sonra başta İngilizler olmak üzere, emperyalist blok tarafından dörde bölünmüş ve dört ülkeye paylaştırılmıştı. Türkiye, Suriye, İran ve Irak toprakları olarak...

Ve bu bölüşüm Lozan anlaşmasında imzalanmıştı. Yıllarca hiçbir bölge ülkesi bu durumu hiç sorgulamadı. Sorgulamayı bile düşünmedi.

Bu olguyu Kürt siyasetinin temsilcileri de hiç sorgulamadı.

Daha da önemlisi, bu dört parçanın bir araya gelme güdüsünün sürekli olarak canlılığını koruyacağı ya da uyandırılacağı, bölge ülkeleri tarafından hiç düşünülmedi.

* * *

Oysaki amaç, bu bölgede zayıf ve çatışmalı bir coğrafya yaratmaktı.

Zaten bölgedeki Arap devletleri de cetvelle oluşturulmuştu. Bölge önemliydi; çünkü bölge, dünya petrollerinin % 70'inin olduğu bir bölgeydi.

Sonuçta Irak'ın işgaliyle Kuzey Irak koparıldı.

Her ne kadar “Federal bir Irak” oluşturulmuş ise de Kuzey Irak, bağımsız bir devlet statüsüne kavuşturulmuş gibidir.

Ve gelinen bu noktada, Kürt nüfusun yaşadığı Suriye'nin kuzeyi de Suriye'den koparılır oldu ve sıkıştırılmış Suriye yönetimi tarafından Kürt coğrafyası olarak bırakıldı.

Zaten “Arap Baharı” diye sunulan, aslında Arap dünyasının yeniden dizayn edildiği ABD orijinli bu proje, Suriye’de Suriye’nin parçalanması üzerine inşa edilmişti.

Sonuçta Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, 99 yıldır kendi ülkesinde Kürt sorununu çözememiş bir Türkiye'ye, Kuzey Irak sınırına eklenecek olan Kuzey Suriye sınırı ile yaklaşık 800 Km.lik bir Kürdistan sınırı komşu edilir oldu.

bu oluşumla, Türkiye için büyük bir milli hassasiyet yaratılmıştır.

Çünkü son gelişmeler, güneyimizde oluşan yeni sınırlar, Türkiye'nin devlet yapısını, siyasal ve sosyal yapısını sarsacak gibi görünmektedir.

* * *

Elbette Suriye'deki gelişmeler Suriye halkının bir projesi değildi.

Herhalde Suriye halkının projesi, Suriye'yi Alevi-Sünni-Kürt olarak parçalamak olamazdı. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bu bir ABD projesiydi. Ama Suriye halkının projesi gibi sunuldu. Suriye halkının demokratikleşme mücadelesi gibi yansıtıldı.

Suriye'deki yönetimin gitmesine kilitlenmiş Türkiye yönetimi ise bu oluşumları görmedi ya da göremedi.

Ve bugün Türkiye, güneyindeki bu gelişmelerden, bu oluşumlardan elbette büyük bir endişe duymaktadır.

Çünkü Kuzey Irak ve özellikle Kuzey Suriye'deki gelişmelerin Türkiye’yi etkileme olasılığı yüksektir.

Çünkü Türkiye’nin 99 yıldır çözmediği ya da çözemediği, hep halının altına süpürdüğü bir Kürt sorunu vardır.

* * *

Sonuçta Türkiye, Suriye politikalarında geri dönüşü zor olan bölgesel bir oluşum içinde kalır oldu.

İktidarın, ABD politikaları çerçevesinde iç savaşta taraf oluşu işte böyle bir sonuç yarattı. Maalesef muhalefetin endişeleri de hiç mi hiç dinlenmedi.

Oysaki yapılacak iş, savaş çığırtkanlığını bırakmak, iktidar ve muhalefet arasında güç birliği yapmak ve birlikte bir Suriye politikası üretmekti.

Ve bu proje, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmaktı.

Ve bu proje, Suriye yönetimini muhatap almaktı.

Ki, sonuçta bugün bu noktaya gelinmiş gibidir.

Peki, verilen mesajlara göre Türkiye’nin yeni politikası ne olacaktır? (Yarın…)