Ramazanla birlikte insanların yardım duyguları kabarıp daha bir verici olur. Sadece fitre ya da zekât olarak düşünmeyip daha fazlasını vermek için zorlar kendini. Verdikçe genişler içi, verdikçe serinler yüreği, huzur dolar.
Madalyonun öbür tarafında ise, insanların bu duygularını sömürmek için seferber olanlar ortada fink atar. Özellikle insanların kalabalık olduğu yerlerde adım başı dilenciye rastlarsınız. Bir şeyler verip memnun etmek istersiniz ama gerçekten muhtaç olup olmadığını da bilmediğiniz için verdiğinizin tam yerini bulup bulmadığından şüpheye düşer, iç huzuru bulamazsınız. Kurban bayramında kestiği kurbandan pay dağıtmak için gerçek ihtiyaç sahiplerini arayanlar da aynı duygular içinde çırpınıp dururlar.
Özellikle politikacılar için bu ay çok önemlidir. Her konuda olduğu gibi bunu da siyasete alet edip şov yapmayı pek becerirler ve basın önünde boy boy fotoğraflar çektirerek bolca dağıtırlar. Ama nedense, yaptıkları yardımların hemen tamamı devletin kesesindendir; kendi ceplerine elleri bir türlü gitmez.
Eskiden böyle değildi; şimdiki gibi açıktan istenmez, yardım edecek kişiler ihtiyaç sahiplerini arar bulurdu. Ayrıca da bu tür yardımlar gizli yapılır, şimdiki gibi gazetelerde ya da sanal ortamda boy boy fotoğraflarla ilan edilmezdi.
Hintli aktör "Aamir Khan" da bizimle aynı duyguları hissetmiş olmalı ki, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmek için sıra dışı ilginç bir yönteme başvurmuş ve fakir insanlara kişi başı 1 kg un dağıtacağını duyurmuş. Tabii ki de tanıyan tanımayan herkes tarafından hemen ayıplanmış. Öyle ya, dünya çapında meşhur birinin yaptığı yardıma bakın; sadece 1 kg un.
Doğal olarak, yardımı az bulan pek çok kişi gidip de almaya bile değer bulmamış. Bu nedenle de sadece o 1 kg una muhtaç durumda olan insanlar gelip almışlar. Oysa asıl yardım o 1 kg unun içindeymiş ve her un poşetinin içine 15000 rupi (3.000 TL) koymuş. Böylece de gerçekten ihtiyacı olmayanları kendinden uzak tutmayı becermiş.
Bu arada içinde bulunduğumuz ekonomik kriz döneminde “ benim ihtiyacım yok” diyen çıkar mı, o da ayrı bir soru. Çünkü tamamıyla tüketim toplumu olduk ve yetinme duygumuzu yitirdik. İnsanlarımızda “kazancına göre harcamak ya da elindekiyle yetinmek” gibi bir duygu artık hiç yok. Ne kadar çok gelirimiz olursa olsun en az onun kadar da gider çıkıyor. Kazancın bereketi kalmadı galiba…
Ancak, her şeye rağmen bir yerlerde bizim yardımımızı bekleyen ve utancından isteyemeyen birilerinin olduğu hem de bir hayli olduğu da gerçek. O nedenle, bıkmadan usanmadan araştırıp onları bulmamız gerek.
Öyleyse haydi iş başına…
DÜŞÜNEN
SÖZLER:
•Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. MEVLANA
•Her yardım, cennete doğru bir basamaktır. H. Ward BEECHER
•Dilenciye bir ekmek vermek, yardımseverlik değildir; asıl yardımseverlik, siz de dilenci kadar açken onunla ekmeği paylaşabilmektir. Fidel CASTRO
•Eğer hür bir toplum sayıca daha çok olan fakirlere yardım edemezse, sayıca az olan zenginleri de kurtaramaz. John KENNEDY
•Size yapılan en ufak bir yardımı sakın unutmayınız, yaptığınız en büyük yardımı ise hiçbir vakit hatırlamayınız. CHİLON
•İnsanlara faydası olmayanları, ölü say gitsin. Hz. ALİ
•Yardım ettiğin kimsenin mahcubiyetini görmemek için yüzünü çeviriyorsan, o zaman gerçekten merhametlisin. Halil CİBRAN