Yapay zeka beni şaşırtmaya ve korkutmaya başladı. Sosyal medyada daha
çok Facebook’ta her sabah özellikle bildiğimiz ve yakından tanıdığımız bilim adamları garip garip ağız hareketleriyle konuşarak insan sağlığı için hayati ürünlerin pazarlamasını yapmaya başladılar. Ben de merak ederek sosyal medyada yapay zeka hakkında gelişmeleri okumaya ve öğrenmeye çalıştım.
Düşük bütçelerle kurulan ve çok daha uygun fiyatlarla piyasaya sürülen Çin’li yapay zeka girişimi Deep Seek, bir haftada teknoloji dünyasını ve piyasaları altüst etmiş. Şirketin geçen hafta tanıtılan yeni dil modeli büyük ilgi görerek uygulama mağazalarında birinci sıraya yerleşmiş. DeepSeek’in daha düşük maliyetler sunduğu hizmetler, Avrupalı ve ABD’li şirketlerde endişe yaratırken “Çinliler yapay zekayı bile daha ucuza üretebiliyor” yorumlarına neden olmuş.
YAPAY ZEKA DEEPSEEK GÜNLÜK HAYATTA NASIL KULLANILIYOR?
1—Matematik problemlerini çözebiliyor. 2- Yazılım kodlarını yapabiliyor.
3—Talep edilen makaleleri hazırlayabiliyor. 4—Bir konuda derin araştırmalar yapabiliyor. 5—Gelişmiş sesli ve yazılı çeviriyi anlık gerçekleştirebiliyor.
6—Problem çözmede yardımcı oluyor. 7—Dil öğrenmek için pratik yaptırıyor.
8—Metinleri özetleyebiliyor. 9—Kamera ile görüntü analiz edebiliyor.
10—Kanserde doğru teşhisi artırıyor.
Bu on maddede özetlediğim akla ziyan yapay zeka mucizeleri sonunda insanlara “sizler bir kenara çekilin, bizler sizler için yaşar ve sizler olmadan da dünyayı yönetebiliriz” diyecekler diye korkuyorum.
BİR YAHUDİ HİKAYESİ
Gençliğimde Şişhane’de, “Sarı Madam” adında bir kahve vardı. İnsanlar oraya gelir, oyun oynardı. Aileler de gelir çay içer, simit yer, sohbet ederdi. Çok güzel bir Haliç manzarası vardı. Şişhane’den Hasköy’e dönen köşedeydi. Eskiden kahvenin anlamı, sadece oyun oynanan yer olmaktan çok uzaktı, tam anlamıyla sosyal bir ortamdı. Kaçamak sigara içmek için de çoğu zaman oraya giderdik.
Bir gün oranın müdavimlerinden Şapat diye bir bey geldi. Biz de yandaki masada arkadaşlarla oturmuş, çay içiyorduk. Adamın orta halli bir görüntüsü vardı ama sıkıntılı olduğu her halinden belliydi. Arkadaşları da bu durumu fark etmiş olacak ki, içlerinden biri, “Hayrola Şapat, bir derdin mi var?” dedi.
“Sormayın…” İlk bulduğu boş sandalyeye çökercesine oturdu.
“Anlat be Şapat.” Adam anlatmaya başladı. Yanımızdaki masada oturduğu için anlattıklarını bir bir duyuyorduk.
“Benim dört tane dairem vardı. Bankada param vardı. Karımdan kalan ufak tefek birkaç mücevher de vardı. İki kızımı ve damatlarımı çağırdım ve ‘Bunları size taksim edeyim, sonra birinizin evinde kalırım, yalnız yaşamak istemiyorum,’ dedim. Yaptım da. Her şeyimi onlara verdim. İki kızımda birer yıl kalacaktım, böyle konuşmuştuk. Baştan her şey yolunda gitti. Sonra bu anlaşma aylara, haftalara, şimdi de günlere indi. İkisi de kendi düzenleri bozulduğu için beni evinde istemiyor.
Anlayacağınız, beni kapının önüne koyacaklar.”
İshak Efendi diye bir adam, “Bu mudur senin bütün derdin?” dedi ;
“Sen merak etme, yarın sabah burada buluşalım, senin derdini çözeceğim.”
Biz olanları sonradan kahvenin sahibine sorarak öğrendik. Zavallı amcanın sonunu çok merak etmiştik. Bu iki amca, ertesi gün buluşmuş, İshak Efendi cebinden bir anahtar çıkarmış ve Şapat’a vermiş. Bu bir banka kasası anahtarıymış ve üstünde “OB” harfleriyle bir de numara varmış.
“OB”, Osmanlı Bankası’nın kısaltmasıydı. Bankanın itibarı da çok büyüktü.
“Bak, bu anahtarı hangi kızının evinde daha çok kalmak istiyorsan o evde kaybetmiş gibi yapacaksın. Dikkat et de nereye attığını unutma. Sonra ‘anahtarım kayboldu’ diye ortalığı ayağa kaldıracak, sonra da bulacaksın.
Kızın sana ‘Bu ne anahtarı?’ diye sorduğunda, ‘Ne anahtarı olacak, kasa anahtarı. Sen bütün varlığımı size verdiğimi mi zannediyorsun? Paralarım, tahvillerim, banka kasasında duruyor. Kimin evinde ölürsem, anahtar ve kalan servetim onun olacak. Kafamdaki plan bu’ diyeceksin.”
Şapat Bey, İshak Efendi’nin bütün dediklerini yapmış ve sonradan takip ettiğimize göre de küçük kızının evinde krallar gibi yaşayıp ölmüş. Öldükten sonra kızı ve damadı anahtarı alıp bankaya gitmiş. Banka da onlara, “Ne böyle bir kasa numaramız var, ne de böyle bir anahtarımız,” demiş.
Şapat Bey bir de yazı bırakmış ardından : “Sizi ancak böyle adam edebilirdim!”
SONSÖZ : İbranice bir söz : “Yeş mamod, yeş kavod” ;
Anlamı : “PARAN VARSA, İTİBARIN DA VARDIR.”