Güncel

Üreyen; “Proje değil tasfiye operasyonu”

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Çorum Şubesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın proje okulu yönetici ve öğretmen atamalarındaki kritere dayalı olmayan keyfi atamalarının iptal edilerek kayırmacılığa son verilmesi talebi ile başlattığı eylemlerine devam ediyor.

Abone Ol

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ilimize geldiği gün İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaparak taleplerini aktaran Eğitim-İş Çorum Şubesi bu kez de eylem sürecini öğretmen atamalarının yapıldığı proje okulları önüne taşıdı. Eğitim-İş tarafından bu kapsamda Atatürk Anadolu Lisesi önünde eylem düzenlendi. CHP İl Başkanı Dinçer Solmaz başta olmak üzere çok sayıda CHP yöneticisi emekli eğitimci de eyleme destek verdi.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın proje okullarındaki öğretmen atamaları kapsamında Atatürk Anadolu Lisesi’nde 25, 15 Temmuz Şehitleri Fen Lisesi’nde 9, Özejder Sosyal Bilimler Lisesi’nde 6, Şehit Emin Güner Mesleki Teknik Anadolu Lisesi’nde ise 3 öğretmenin keyfi olarak tayin edilerek mağdur edildiğini belirten Eğitim-İş Çorum Şube Başkanı Tuba Üreyen, mülakatlı değil liyakatlı bakan istediklerini vurguladı.
Tuba Üreyen, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesinin eğitimin kamusal bir hak olduğu ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli biçimde sunulması gerektiği anlayışı üzerine inşa edildiğini belirterek ne yazık ki bu anlayışın özellikle son 20 yıldır sistemli bir biçimde tasfiye edildiğini, gelinen noktada kamusal eğitim idealinin yerle bir edildiğini, Milli Eğitim Bakanlığı’nın anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlama görevini açıkça reddeder hâle geldiğini ifade etti.
Bu reddin sözde kalmadığını ve uygulamada da kendini gösterdiğini belirten Üreyen, bunun en somut örneğinin ise proje okulları olduğunu bildirdi. 2014 yılında, dönemin Bakanı Nabi Avcı tarafından 44 okulda başlatılan modelin bugün 2 bin 318 okula ulaştığını, kapsamının büyütülmesine rağmen içerdiğinin boşaltıldığını ve yapılan şeyin açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahribi olduğunu söyleyen Tuba Üreyen şu görüşlere yer verdi: “
“LİYAKAT YOKKEN
GELECEK DE YOK”
“Bu sürecin mimarı, bugünün Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin. Daha 2014 yılında, dönemin müsteşarıyken söylediği şu sözler bugün yaşadıklarımızın habercisiydi: “Mevzuatlar bize engel oluyor. Ama biz siyasi iradeyle hareket ediyoruz. Mevzuatlara rağmen bildiğimizi yapacağız.”
Ve yaptılar. Bugün öğretmenler kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor. Okulların yıllardır oluşan iklimi darmadağın ediliyor. Öğrencilerin sınava aylar kala alıştığı öğretmenlerinden koparılması, eğitimde istikrarı yok ediyor. Bu bir proje değil, bir tasfiye operasyonudur.
“PROJE DEDİNİZ
SÜRGÜN ETTİNİZ”
Bu itiraf, aslında bütün bu sürecin siyasi ve ideolojik bir projenin ürünü olduğunu göstermektedir. Proje okulları uygulaması ile bakan, 80 bine yakın öğretmeni doğrudan kendisi seçme ve atama yetkisini elinde toplamaktadır. Yani artık öğretmenlerin bilgi birikimi, başarı belgesi, akademik unvanı ya da hizmet puanı değil; bakanın onayı belirleyicidir. Bu da açıkça, mülakat düzeninin öğretmen atamalarındaki yeni biçimidir.
“MÜLAKATLI DEĞİL
LİYAKATLİ BAKAN”
Bugün yüzlerce öğretmenimiz, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürülmektedir. Norm kadro fazlası bahanesiyle, on yıllardır emek veren öğretmenler başka ilçelere, bazen 100 kilometre öteye gönderilmek istenmektedir. Bu sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda eğitimin ruhuna, okul kültürüne, öğrenci-öğretmen ilişkisine ihanettir.
“OKULLAR BİZİM
GELECEK BİZİM”
Şimdi soruyoruz: Öğretmenin oradan alınmasının objektif gerekçesi nedir? Yıllarca görev yapan, başarı belgesiyle ödüllendirilmiş, yüksek lisans ve doktora sahibi öğretmenler hangi kriterle yetersiz görülmüştür? Yerlerine atanacak kişilerin liyakatini kim ve neye göre belirlemiştir? Aynı okulda yıllarca çalışan öğretmenleri bir gecede sürgün etmek hangi pedagojiye, hangi hukuk devletine, hangi kamu vicdanına sığar? Devlet memurluğu güvencedir.
Devlet memurluğu, siyasi iktidara göre değil; anayasa ve yasalara göre görev yapma sorumluluğudur. Bugün proje okulları aracılığıyla yapılan şey, bu güvenceyi ortadan kaldırmak, öğretmenleri itaate zorlamaktır”
“CUMHURİYETİN DE EĞİTİM
ANLAYIŞI TASFİYE EDİLİYOR”
Eğitim-İş olarak “Proje okulu” adı altında yürütülen bu uygulamanın bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesi olduğunu söyleyen Tuba Üreyen, köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenlerin bir bir tasfiye edildiğini, bu okulların proje yerine torpil okulu haline getirildiğini, bu konunun sadece bir personel değişimi olmadığını, hafıza, kültür, birikim ve Cumhuriyet’in eğitim anlayışının sistemli biçimde tasfiyesi anlamına geldiğini dile getirdi.
“YAPILAN ADALETSİZLİĞE
SESSİZ KALMAYACAĞIZ”
Eğitim-İş olarak hiçbir öğretmenin yalnız olmadığını ve bu hukuksuz atamalara karşı yasal mücadeleyi sürdüreceklerini belirten Tuba Üreyen, “Bu adaletsizliğe karşı yalnız biz değil, halk da sessiz kalmıyor. Ülkenin dört bir yanındaki birçok köklü okulda, öğrenciler ve mezunlar, yıllarını eğitime vermiş öğretmenlerine sahip çıkmak için eylemler başlatmıştır. Gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz” diye konuştu.
“HEDEFLERİ AÇIK”
“Hedef açık. Liyakatsizliği teşvik ederek biat eden kadrolar yaratmak, düşünmeyen nesiller yetiştirerek sorgulama kültürünü ortadan kaldırmak, Cumhuriyet'in temelini oluşturan laik, bilimsel ve kamusal eğitimi çökertmek” diyen Eğitim-İş Şube Başkanı Üreyen, Cumhuriyet’i yıkmanın en kestirme yolunun eğitim devrimini yok etmekten geçtiğini bilenlerin sistemli şekilde görevden uzaklaştırılan öğretmenlerinin aslında Cumhuriyet’in devrimci eğitim mirasını temsil ettiğini de vurgulayarak tüm öğretmenler için eşik ve adil bir atama sistemi, tüm öğrenciler için de eşit ve nitelikli eğitim hakkı istediklerini sözlerine ekledi.