“Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne AKP adayı Prof. Melih Bulu'nun atanmasıyla birlikte, üniversitelerde AKP ağırlığı belirginleşti.” deniyor…
Bir atama nedeniyle günlerdir üniversiteler üzerinde patlak veren fırtına, aslında tek bir atamayla kalsa iyi de, BULU’nun atanması gelecekteki tehlikeleri de işaret ediyor.
Son atama sadece su yüzüne çıkan bir buz parçası.
Söylenenlere göre, bugüne kadar 9 eski AKP'li vekil, liyakata bakılmadan rektör olmuş.
Bunun yanı sıra, bir çok milletvekili ve belediye başkan aday adayı da rektör olarak atanmış.
Misal: Boğaziçi'nin önceki rektörü de AKP'li vekil Emine Nur Günay'ın kardeşi Mehmed Özkan imiş.
Meğer 2017'de Ege Üniversitesi Rektörlüğü'ne AKP eski vekil Prof. Necdet Budak atanmış.
Bitmedi aynı yıl, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğüne ise AKP Terme belediye başkanı adayı Mustafa Alişarlı getirilmiş…
AKP eski Milletvekili Cevdet Erdöl, şu anda Sağlık Bilimleri Üniversitesi rektörlük koltuğunda oturuyormuş.
AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar ise halen 9 Eylül Üniversitesi Rektörlüğü görevinde bulunuyormuş.
Peki bu atamalarda neden sadece AKP rozeti aranmış?
Bu ülkede hiç mi tarafsız bilim adamı yok?
Yandaş TV Kanallarında AKP yanlısı nice rektör, dekan ve prof.ların Saray’ın mutlak sahibini neden alkışladıkları, nasıl parlattıkları apaçık belli.
Kimi prof.ların kanal kanal dolaşırken nasıl rektörlük ve yöneticilik yaptıklarını anlamak zor.
Eski yönetimlerde devlete ait anonim şirketler ve kurumlardaki yönetim kurulu üyelikleri “arpalıklar” gibi kullanılır, partili ve yakınlarına “peşkeş” çekilirdi.
Ama Üniversitelerin “ arpalık” olacağı hiç aklımıza gelmezdi.
Tarafsız-yansız sadece ilimle uğraşmaları gereken bu eğitim kurumlarındaki bilim adamlarının siyasete bulaşmaları, hatta politika yapmaları üstelik yasak filan değil.
Serbest yani.
Eğer siyaset yapacaklarsa, başlarındaki simgesel keplerini ve üzerlerindeki cübbeleri çıkarırlar.
Siyaset meydanına çıkabilirler.
Buna hiçbir engel yok.
Ama rektör olmak için eğer Saray kapısında sıraya giriyorlarsa bu bilim adamı için doğru bir davranış değil.
Hele hele kendi alanı dışındaki bir üniversitede görev almak, rektörlük yapmak hangi mantığa, hangi bilimsel veri ve geleneğe dayanır anlamak güç.
Küçümsemek için yazmıyorum ama hangi batı ülkesinde, Veteriner Fakültesi öğretim üyesinin, Edebiyat Fakültesi Dekanı olduğu görülmüştür?
Matematik hocasının, Opera ve Bale Genel Müdürü yapılması gibi bir şey.
Bu yıl hayata geçirilmesi planlanan adalet ve ekonomi reformları ile birlikte buna acil olarak eğitim reformu süratle eklenmeli.
Yoksa kırık fay hatları üstünde zoraki dengede durmaya çalışan üniversitelerinize çok yazık olacak.