ÜMİT VAR OLMAK
Ümit var olmak insan düşüncelerinin gerçekleştirileceğine olan inancına denir. Onun için inançlı, azimli, gayretli ve çalışkanlık ümidin motor gücüdür. Diğer yönden ümit tevekkül anlamını da taşır. Bütün sebeplerine sarılıp gereğini yaptığın işin neticesini Allah’a cc. havale edip ümidini Ulu Yezdana bağlamaktır ki, bu alelade gelişigüzel bir bağlanma değil, bütün benliğinle Ulu Mevlaya teslimiyettir. Azim, irade ve gayrete dayanmayan ümit, pamuk ipliğine bağlanan bağa benzer. Tez kopar, ümitsizliğe sebep olur.
Hangi konuda olursa olsun, hele Müslümanın Allah’ın rahmetinin üzerimize olduğu gerçeğine olan ümidi sonsuz olmalıdır. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümidimizi kesmek küfürdür. Bir mümin Allah’ın rahmetinden asla ümidini kesmez. Ümitsizlik, çaresizlik mümine yakışmaz. Ulu Allah cc. Hazretleri, kainatta kendisinden asla şüphe olmayan tek kitap olan Kur’an-ı Kerim’inin bildiğim kadarı ile dört yerinde Allah’ın rahmetinden ümit kesmenin küfür olduğunu bildirmektedir. Bunların hepsi de çarpıcı gerçeklerdir.
1.Ayet, Yusuf Suresi 87. Ayettir ki; Yakup A.S.’in 12 oğlu var. 10 tanesi bir hanımdan, Yusuf A.S. ile kardeşi Bünyamin bir anadan doğma. Yakup A.S., Yusuf A.S.in peygamber olacağı işaretini görünce bütün sevgisini Yusuf A.S.e göstermesi üzerine diğer 10 kardeşi onu kıskanıp ortadan kaldırmak istiyorlar. Planlar kurup Yusuf’u dağa götürüyorlar. Orada kuyuya atıp kestikleri bir koyunun kanı ile Yusuf’un gömleğini boyayıp babalarına Yusuf’u kurt yedi diye yalanla öldüğünü söylüyorlar. Yusuf’un kanlı gömleğini gören Yakup A.S. oğullarına inanmıyor ama yaşlı ve çaresiz. Ne merhametli kurt imiş ki, Yusuf’umu yemiş de gömleğini parçalamamış diyerek oğullarına inanmadığını anlatmak istemiş. Kuyuya atılan Yusuf’u oradan geçmekte olan bir yolcu kervanı su ihtiyacı için kuyunun yanına geliyorlar ve su kovasına tutunan Yusuf’u kuyudan çıkarıyorlar. Mısır’da köle pazarında saray vezirlerinden birisine köle diye satıyorlar. Ulu Allah hz. Yusuf’u Mısır’a sultan ediyor. Kıtlık nedeni ile aç kalan Yusuf’un kardeşleri Mısır’a buğday için geliyorlar. Hz. Yusuf bunları tanıyor. Öz kardeşi Bünyamin’i bir planla yanında alıkoyuyor. Yusuf’un ayrılığına dayanamayan babası Yakup A.S.in ağlamaktan gözleri kör oluyor. İkinci oğlu Bünyamin’in de Mısır’da esir edilişi ile temelli yıkılıyor. Ama kaybolan oğulları Hz. Yusuf ile Bünyamin’in bir gün çıkıp geleceklerine olan ümidini asla yitirmiyor.
Aradan yıllar geçmesine rağmen oğullarına diyor ki; Ey oğullarım, Mısır’a gidin de Yusuf’u ve kardeşini iyice araştırın. Allah’ın rahmetinden asla ümidinizi kesmeyin. Gayretle aramaya devam edin. Çünkü kafirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez. Allah’ın rahmeti sonsuzdur. Yusuf Suresi, Ayet 87.
Neticede gerçekten Ulu Allah Hz. Yakup’un ümidini boşa çıkarmıyor. Uzun yıllar geçmesine rağmen Mısır’da köle diye satılan Allah’ın nebisi Hz. Yusuf’u sultan olarak babasına kavuşturuyor. Bu bir mucizedir. Ama olmuş, ayetlerle sabit bir gerçek olaydır. Bu olayda Hz. Yusuf’un gömleğini gözlerine süren Yakup A.S.in gözleri açılıyor, bu da ayettir.
Yine Hicr Suresinin 55-56. ayetlerinde ümit ve ümitsizlikle ilgili, Hz. İbrahim ve hanımı Hz. Sare hakkında ilginç bir olaydan söz ediyor. Hz. İbrahim ve hanımı Sare validemizin (Filistin’de yaşadılar) çocukları olmuyor. Hz. Sare, Hz. İbrahim’e cariyesi Hz. Hacer’i kuma, ikinci eş olarak nikahlıyor. Hz. İbrahim’in Hz. Hacer’den Hz. İsmail A.S. oluyor. Sonra Hz. Sare kumalık kıskançlığı ile Hz. İbrahim’e Hz. Hacer’le Hz. İsmail’i farketmesine zorluyor. Hz. İbrahim’in de bunları (Hacer ve İsmail) Mekke’de Kabe’ye bırakıyor. Allah’a emanet edip Filistin’e dönüyor. Bu sırada tefsirlerin beyanına göre H. İbrahim 113, Hz. Sare ise 90 yaşlarındalar. Artık çocukların olması fiziken mümkün değil. Yüce Allah kudretini gösteriyor, Cebrail’i Hz. İbrahim’e gönderiyor ve onlara iki erkek çocuğu vereceğini müjdeliyor. Hz. Sare, Ulu Allah’tan bu konuda asla ümidimi kesmedim yeise, ümitsizliğe düşmedim ama yaşlanmış, kurumuş ağaç nasıl meyve verir der. Bunun üzerine Hz. Allah Hicr Suresi sh. 264, 53-54-55 ve 56. ayetiyle; “Cebraille beraber Hz. İbrahim’e gelen melekler dediler ki, korkma biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz dediler. Hz. İbrahim ihtiyarlık çökmesine rağmen bana bir oğul mu müjdeliyorsunuz. Evet, gerçek budur. O zaman Hz. İbrahim “rabbimin rahmetinden sapıklardan başkası ümidini kesmez” dedi.
Hicr Ayet 53-54-55-56 ve gerçekten de Hz. İbrahim’in o yaşta iki oğlu oldu. İshak ve Yakup A.S. “İşte bunda ibret alanlar için işaretler vardır.” Hıcır Ayet 75. Yahudi milleti Beni İsrail bu iki peygamberin neslinden geldiler. Demek ki bütün olumsuzluklara rağmen insanlar ulu Allah’tan asla ümitlerini kesmemelidirler.
Ümit ve ümitsizlikle ilgili üçüncü ayet Pusilet suresinin 49-50. ayetinde ulu Allah “İnsanoğlu devamlı hayır istemekten usanmaz, kendisine bir kötülük dokununca hemen ümidini yitirir veise düşer, üzülür. (Halbuki hayrı da şerri de yaratan Allah’tır.) Kuluma nimet verirsem şımarır, zarar gelirse üzülür” buyurulur.
İnsanın en kuvvetli güç kaynağı Allah’a olan inancı ve ümididir. Müminin Allah’a olan güveni ve ümidi şarttır. Bu özelliğini yitiren insan dinden çıkar. Onun için insan daima bir ümitle yaşar ve ümitle yani affolunup cennete gireceğine olan inancını hiç yitirmez ve öylece ölür. Esas olan budur.
Zümer suresinin 53. ayeti; müminler için ahiret sigortasıdır. Bu milleti, Müslümanları imanla ölebilirse bu ayet kurtaracaktır. Zümer suresi 53. ayet; “De ki, (Ey muhammed SAV) Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan günah deryasına dalan kullarım. Sakın Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Kendisine ümit bağlayanların ümidini asla boşa çıkarmaz. Şüphesiz ki ulu Allah cc. Çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir. Allah’ın rahmeti sonsuzdur. Onun rahmeti gazabını geçmiştir,” buyurur.
Hz. Ömer R.A. hazretlerine sormuşlar. Bir mümin cennet ve cehennemle ilgili nasıl düşünmeli? Buyurmuş ki; deseler ki cehenneme gidecek bir insan var. Hepsi cennetlik. Ben cehenneme gidecek o bir kişi acaba ben olabilir miyim veya cennete sadece bir kişi girecek deseler o bir kişi ben olabilirim diye düşünürüm. Yani Allah’tan asla ümidimi kesmem. Ona göre davranırım. Demek ki mümin korku ile ümit arasında olacak, dünyayı ibadetle doldursa cennete mutlak giderim diyemez. Dünya dolusu günahı olsa, Allah’ın affına sığınır ve cehenneme girmem inşallah diye ulu Allah’a bel bağlar. Şunu asla yapmaz. Mümin asla imansızlığa düşmez. İmanının gereği gibi yaşamaya azimle devam eder. Hiçbir zaman en kötü durumlarda bile ümidini yitirmez. Azimli bir irade ile hem dünya hem de ahiret için çalışır.