14 Aralık Türk siyasal tarihine, sadece “Ahmak davası” olarak geçmeyecek. İstanbul seçimlerinde Ekrem İmamoğlu’na oy verenlerin ve taraftarlarının da ahmak yerine konulduğu bir dava olarak geçecek.
Ağa marabasına sormuş; “Balık kavağa çıkar mı?” Marabanın, sorunun akışından ve ağanın yüz hatlarından anladığı, olumlu yanıt vermek. Sıkı mı çıkmaz desin.
Maraba; “Çıkar beyim çıkaaar” demiş. Türkiye’de balık kavağa çıkmıştır.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na “ahmaklık” cezası verildi! 2 yıl 7 ay 15 gün. Devamında da siyasal yasak getiriliyor.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için de benzer bir “yargılama” sürecinde “siyasal yasak” getirilmişti
Olayın özü, Süleyman Soylu; “Avrupa’ya gidip Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa sesleniyorum. Bunun bedelini millet sana ödetecek.”
İmamoğlu’nun Soylu ’ya yanıtı ise: “Asıl ahmak, 31 Mart seçimlerini yeniletenlerdir!”
Tamamı bundan ibaret olan konuda, savcılık soruşturdu fakat dava açmadı. Savcı değiştirildi, yeni gelen savcı davayı açtı. Davaya bakan hâkim çevresine “Bu söz YSK’ye değil, Soylu ‘ya yanıt olarak söylenmiş. Hakaret içermiyor” deyince, bunu duyan Ankara, hemen hâkimi sürdü, yerine gelen hâkim de dünkü adil kararını verdi!
Balığın kavağa çıkması için koşullar uygundu! Dananın altında buzağı görülür olmuştu! Cumhuriyet tarihinin en adil davalarından birisi başlıyordu! İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün ceza ve siyasi yasak getiren dava.
Türkiye halkı dün gördü ki yargı sadece adalet dağıtmıyor. Devamında korku da dağıtıyor. Hem de toplumu “ahmak” yerine koyarak.
Türk halkının toplumsal yapısı, daima mağdurun yanında olmuştur. Zora ve zorbalığa da boyun eğmemiştir. En somut örneği 12 Eylül Cuntası Kenan Evren, ilk seçimlerde kendisi, icazetle kurdurduğu Turgut Sualp’in Milliyetçi Demokrasi Partisi’ne (MDP) oy verilmesini istemiş. Ne var ki halk buna tepki olarak Turgut Özal’ın Genel Başkanı olduğu, sivil bir partiyi, Anavatan Partisi’ni iktidara getirmişti.
AKP kendi ipini, kendisi çekmiştir. 14 Aralık AKP’nin iktidarının bittiği gündür. Belli ki artık iktidar yüzü göremeyecekler. Büyük olasılıkla sonraki seçimlere de AKP diye bir parti kalmaz. Bu tip partiler sadece ortada mama olduğu sürece vardır. İktidardan düşünce mama biter, partide tuzla buz olur. Belli idealler için değil, belli çıkarlar için yan yana gelenler, getirim ortadan kalkınca yok olur gider.
İktidarda kalabilmek için her yolu kendileri için meşru görüyorlar. Bu yapılanlar ulusal iradeye karşı bir Saray Darbesidir. Sanılıyor ki halk verdiği oya ve seçtiği belediye başkanına sahip çıkamayacak, korkacak, pusacak. Unutulmasın ki bu halk o korkuyu 1923’de bıraktı. Bir yandan yedi düvele “düveli muazzamaya” diğer yandan Osmanlı İstibdadına karşı cumhuriyetle çıktı. Şimdi de yine “istibdada” karşı demokrasi ile çıkacaktır.
"İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder" korkusu ile uykuları kaçan, ulusal iradeye ipotek koyan, darbe yapan iktidara karşı, tüm demokrasi güçleri, hukuk, demokrasi ve özgürlük için direnecektir, kuşkunuz olmasın.