Güncel

Türk: “Meyve üreticilerinin vazgeçmesine neden olmak stratejik bir hata olur”

Abone Ol

Kısa adı SOMTAD olan Soğutma, Muhafaza, Taşıma Bilimleri ve Sanayicileri Derneği Başkanı, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’nden emekli, Çorumlu sanayici Sait Kömürcü’nün dünürü Prof.Dr. Rahmi Türk, “Zirai don bize ne öğretti?” başlıklı köşe yazısında, “tarım mühendisliği” konusundaki eksikliklere dikkat çekti.

ÇORUM HABER’in köşe yazarı Prof.Dr. Rahmi Türk, tarımın küçük alanlarda yapılması, ürün desenlerinin bölge havzalarına göre yapılmıyor olması, arazi toplulaştırmalarının yavaş ilerlemesi, sermaye birikimlerinin yetersizliği gibi olumsuz faktörlere değinirken, “TARSİM’in henüz, daha erken donlara karşı prim sistemlerinin iyi çalışmaması, zirai donun zararını daha da katlıyor” ifadesini kullandı.

“ZİRAİ DON BİZE NE ÖĞRETTİ” !

Prof. Dr. Rahmi TÜRK

Bazı yıllarda tarımda meydana gelen olumsuz iklim koşulları, çiftçinin tüm bir ve hatta iki-üç yıllık emeğini boşa çıkarmakta, faaliyetlerinin devamını da oldukça zora sokmaktadır.

Ziraat Fakültelerinde sadece ürün yetiştirmek, üretmek değil aynı zamanda “mühendislik” formasyonu özellikle verilmektedir ki; bu eğitim ve öğretim kapsamında; meyve veya sebze üretim ve pazarlama süreçlerinde coğrafi uygunluklar, yer, yöney , bölge , toprak , tür ve çeşit ile su, tüketim pazarlarına ulaşım yolları, mekanizasyon ile tüketici tercihlerinin proje uygulamalarında mutlak göz önünde bulundurulmasını sağlamak içindir.

Gıda üretiminin; yukarıda sayılan faktörlerin her biri dikkate alınarak başarılı, kârlı bir girişim olabilmesi tamamen bir Tarım Mühendisliğinin çalışma alanı içerisindedir.

Ancak günümüzde tarımla hiçbir ilgisi olmamış birçok meslek sahibi ve kurumları “ben yaptım-oldu” mantığı ile teşvik ve hibelerden de yararlanarak büyük sayılabilecek mega işletmeler kurmakta ve çok uzun yıllar dahi geçmeden büyük zararlar ile karşı karşıya kalmaktadırlar.

Ülkemizde, 21/25 Şubat Adana, 21/22 Mart Manisa ve 11/12/13 Nisan günlerinde pek çok ilde meydana gelen erken ve geç donlar önemli zararlara neden olmuştur. Şimdilerde ise gerekli önlemler alınmadığı için de üreticiler zararlarının ödenmesi için değişik kurumlar ve hükümetten yardım beklemektedirler.

Elbette yardım beklemek ve zorda kalana yardım yapmak ulusal bir görevdir, ancak; bu beklenen/beklenmeyen düşük sıcaklıklara karşı öncel hazırlıklar yapılmalı, sonrasında da tedavi edici uygulamalara geçilmelidir.

Öncelikle düşük sıcaklıkların fizyolojik olaylar zincirinde bitkilerde nasıl bir ölüme neden olduğunu açıklamak gerekmektedir!

Bitkilerde dondan zarar görme fizyolojik olarak üç aşamadan meydana gelir.

1)Bitkiler de tıpkı insanlar gibi bitki özsuyunu yukarı taşıyan ve aşağıya inmesini sağlayan iletim damarları (floem - ksilem) mevcuttur.

Bu iletim demetlerindeki öz suyun donması üç şekilde gerçekleşir.

A) Hücre dışındaki kabukta öz suyun donması, (ilk aşamada önce donar),

B) Hücreler arası öz suyun donması, (ikinci aşamada donar),

C)Hücre içindeki (Vakuol) özsuyun donması (en son donar).

Ortam ısısına bağlı olarak, süre, tür, çeşit ve damarlarda su yürümüş olmasına göre don zararının şiddeti ortaya çıkar.

Bir genelleme yapılırsa; bitki üzerindeki çiçek döllenmiş ve küçük meyve oluşmuş ise yumuşak ve sert çekirdekli meyvelerde -1,5 °C ve en fazla 3 saatlik süre donma sebebidir. Ama su yürümemiş ağaç henüz kış uykusunda ise Bağlar -20 °-30°C’ye, kirazlar, cevizler -25°C’ye kadar dayanabilmektedir.

Peki; en son 10-13 Nisan’da meydana gelen zirai don neden bu kadar zarar verdi? Çünkü Şubat ayı sıcaklıkları bitkileri aldattı, uyandılar, dokulara su yürüdü, zamansız yakalandılar.

Bu donlar bize ne öğretti?

Hangi tür ve çeşit ürünü bir bölgede yetiştirecek isek; öncelikle; o yörenin 20 ila 40 yıllık meteorolojik kayıtları bilinmeli, toprak su ve iklim koşulları incelenmeli ve de Tarım Mühendisliği devreye sokulmalıdır.

Don zararını tamamen veya en aza indirmek için başlıca alınacak önlemler:

1)Budama artığı saman, kutularda yanık yağlı odun talaşı, mum ve diğer maddeleri yakmak,

2)Bahçe altlarında yeşil bitki temizliği/toprağı sıkılaştırma,

3)Yağmurlama yöntemiyle dalları ıslatma, buzla kaplama,

4)Hava karıştırma pervaneleri ile sıcak/soğuk havayı karıştırma,

5)Bazı aygıtlarla radyasyonu engellemek için sisleme, ısıtma vd.,

6)Kum serme ve taşlı bahçelerde gece ve gündüz toprağın sıcaklığını muhafaza etme,

7) Erken gelen yüksek sıcaklıkları azaltmak için ağaç diplerini kar/buz ile soğutma,

8) Beklenen soğuk ve don olacak günlerden önce erken meyve hasadı,

9) Meyve bahçelerinde soğuk havanın oturmasına neden olacak bariyer ve don gölüne neden olacak arazi tesviyelerinden kaçınmak,

10) Meyve bahçeleri kurulma aşamasında soğuk havanın akmasını sağlamak için en az % 2-3 eğimli araziler seçmek,

11) Bazı organik asitler ile bitkilerin uyanmasını geciktirme, (Amino asit vd).

Sonuç olarak; 30-40 yılda bir de tekrarlanan Şubat, Mart ve Nisan aylarında yaşanan bu büyük afete bir daha muhatap olmamak için; donlu geceler öncesi bir veya iki gecelik uykuyu terk etmek gerçekten bir yıllık emeğin karşılığını almak demektir.

Belirtilen düşük sıcaklıklar öncesi alınacak önlemleri anlatmaya çalıştık ama; tarımın çok küçük alanlarda yapılması, ürün desenlerinin bölge havzalarına göre seçilmesi, arazi toplulaştırılmasının hala yavaş ilerlemesi, üretim yapan köylü vatandaşların sermaye birikimlerinin hiç veya az olması, Tarsim’in henüz daha erken donlara karşı prim sistemlerinin iyi çalışmaması , zirai donun zararını daha da katlamaktadır.

Kesin bir don zararı tespiti için don zararı sonrası bir/iki hafta beklemek gerekir çünkü; birinci derece zirai don sonrası, bazı türlerde çiçeklerin zarar görmesi halinde bitkilerin 2.ve hatta 3.uyur gözlerin devreye gireceği de unutulmamalıdır.

Ülkemizin 35 ve daha fazla il ve ilçelerinde yaşanan bu zirai donun zararlarının yerinde hızlı ve adil şekilde saptanması ve gerekli desteklerin ivedilikle zarar sahiplerine ulaştırılması sağlanmalıdır.

Aksi halde meyve, sebze ve hatta tüm tarım üretimi yapanların üretimden vazgeçmeleri ülkemiz için stratejik bir sıkıntıya neden olur ki bu yanlış asla yapılmamalıdır.

Bu iklimsel olayda zarar gören üreticilerimize geçmiş olsun der; emeklerinin, alın terlerinin karşılık bulmasını ama alınabilecek önlemleri de ihmal etmemelerini önemle hatırlatırım!