Bir kurbağayı sıcak su içine atarsanız hemen zıplayıp çıkar. Çünkü canı yanmıştır. Oysa aynı kurbağayı soğuk suyun içine atarsanız, orada öylece kalır. Suyu yavaş yavaş ısıttığınızda ise değişimin farkına varamaz ve haşlanıp ölür.
Günümüz toplumundaki insanlar da böyledir. Yapmak istediğiniz değişimi yavaş yavaş gerçekleştirip vermek istediğinizi azar azar yedirirseniz, çoğunluk bunu fark etmez. Farkında olan azınlığın büyük bölümü de sonuçları üzerinde fazla kafa yorup endişeye kapılmaz. Eee, böyle olunca da değişikliği yapanlar kimseyi uyandırmadan zehirlerini yudum yudum içirirler. İşin farkına vardığınızda ise vakit çok geçtir.
Birkaç örnekle durumu açıklayalım. Bundan 30 yıl öncesi öğretmeninin, değil bir karış sakalla sınıfa girmesini, iki günlük tıraşsız okula geldiğini bile göremezdiniz. Bir karizması vardı öğretmenin. Caddede giderken bile “bu öğretmen” diyebileceğiniz bir farklılığı vardı. Pazar günü pikniğe giderken bile “belki öğrencilerden birinin velisiyle karşılaşırım” diye tıraş olup düzgün giysilerle evden çıkan öğretmen, şimdi saça sakala karışıp neredeyse şortla derse girer oldu. Bayan olanlar da okula eskiden sokaklarda bir şeyler satmak için dolaşan kadınların giydiği mandik denilen şalvarla geliyorlar.
Anadolu Liseleri, süt misali sulandırıldıktan sonra, bilerek ve isteyerek yapısı bozulup “Mahalle Mektebi” haline dönüştürülmeden önce LGS sonuçlarına göre kalite kalite sıralanır; çocuk LGS puanına göre bunlardan birine yerleşirdi. Anadolu Liseleri bozulup araya İmam Hatipler sokuldu ki, öğrenci yukarının istediği okullara gidip yine yukarının planlamasına göre eğitilip yetişsin.
8 yıllık zorunlu eğitim yerine, 4+4+4 uygulaması getirildiğinde büyüklerimiz şöyle bir açıklama yapmışlardı: 8 yıllık zorunlu eğitimde esnaf çırak sıkıntısı çekiyor. Bazı mesleklerde ustalar mesleği öğreteceği çırak bulamıyor. Bu nedenle bütün meslek liselerinin orta bölümlerini açarak, üniversite eğitimine uygun olmayan çocukları buralarda eğitip mesleğe yönlendireceğiz.” Çok güzel de söylenen bu okulların orta bölümlerinden şu ana kadar sadece İmam-Hatip ortaokulları açıldı. Ya diğerleri, onlara ne oldu?
Şimdi de, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İzmir İl Müftülüğü arasında “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi (ÇEDES) adıyla imzalanan protokol kapsamında okullara imam atanması gündeme geldi. Okullara gönderilen yazıda öğrencilerin, “millî, mânevî, ahlâkî, insânî, kültürel değerlerimizi benimseyen, koruyan, geliştiren akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi, bedensel ve sosyal bakımdan dengeli bireyler olarak yetiştirilmesine katkı sağlamak” amacıyla manevi danışmanlık protokolünün imzalandığı kaydedildi.
Buna benzer yüzlerce örnek verilebilir. Kısacası, değişiyoruz dostlar, daha doğrusu değiştiriliyoruz. Hem de farkında olmadan ve nereye gittiğimizi, gelecekte nasıl bir ülke olacağımızı bilmeden. Ama birileri bizi nereye ve nasıl bir âleme götürdüğünü çok iyi biliyor ve itiraf etmeliyiz ki çok da başarılı oluyor.
Bu nedenle, bizim gibi kurbağaların ara sıra geriye dönüp termometreye bakarak suyumuzun ne kadar ısındığını yani ısıtıldığını kontrol etmemiz gerek. Yoksa haşlanmamız yakındır.
DÜŞÜNEN SÖZLER:
· Sular yükselince, balıklar karıncaları yer. Sular çekilince de karıncalar balıkları. Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemeli, çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir. AFRİKA ATASÖZÜ
· Durumu yaratan zihin aynı kaldığı sürece kişi bu durumun üstesinden gelemez. A. EINSTEIN
· Değişimi başlatanların ilk işi, alışkanlıkları ortaya çıkarmaktır; onları değiştirmeye çalışmak değil. G. HAMEL
· Fikrin değiştiğinde işin değişir, işin değiştiğinde ortamın değişir ama düşüncelerin değiştiğinde hayatın değişir. Değişim zihinde başlar. M. Williamson
· Kurt huyunu değiştirmez, tüyünü değiştirir. ATASÖZÜ
· Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir. K. Marx
· Sokak lambası gibi olma ey yar. Kime yandığın belli olsun. Mevlana
· Biz kimseyi aptal yerine koymadık. Herkes geçip kendi yerine oturdu. C. Yücel