Uzun yıllardır Dr.Turhan Kılıçcıoğlu Stadı'nda görmediğimiz coşku, birlik ve beraberlik Fatsa galibiyeti sonrası yaşandı.
Kiminin gözleri doldu, kiminin gururdan göğsü kabardı, kiminin de sevinç naraları atmaktan sesi kısıldı.
Ne yalan söyleyeyim, özlemişiz bu tabloyu.
Özlemişiz Ahmet Sami Ceylan'ın maç sonu sahaya inip futbolculara sarılıp tebrik etmesini.
Özlemişiz Belediye Başkanı Zeki Gül'ün maçın bitiş düdüğü ile sahaya inip sevinçle futbolculara koşmasını.
Özlemişiz Başkan Fatih Özcan'ın tribünlere giderek "O kupa Çorum'a gelecek" diyerek taraftara umut aşılamasını.
Ve özlemişiz galibiyetin mimarı olan futbolcuların, "Şampiyon Çorumspor" tezahüratları ile taraftara eşlik etmesini.
Aşk karşılıklı olunca özlemi de, sevdası da bir başka oluyor.
Umarım bu özlenen tablo, her maç sonu yaşanır ve Çorum Belediyespor hakettiği yere Başkan Fatih Özcan önderliğinde ulaşır.
Sadece tek takıldığım ve üzüldüğüm konu, taraftarın 9 yıl bu kulübe başkanlık yapmış mevcut yapının baş mimari olan Zeki Gül orada dururken, Fatih Özcan'a "Ne başkanlar geldi, hiç biri senin kadar sevilmedi" tezahüratını yapmasını yadırgadım açıkçası!
Gelelim saha içine…
Sezonun ilk maçına 4-4-2 saha dizilişi ile başlayan Fahrettin Hoca, Trabzon deplasmanında ise 4-3-3 dizilişini denedi.
Bunlardan istediği sonucu alamayan Fahrettin Hoca Fatsa Belediyespor maçına 4-2-3-1 dizilişi ile başladı.
İyi ki de başladı!
Doğru futbolcularla oynandığı zaman bu sistemin Çorum Belediyespor'u başarıya götürecek sistem olduğu oynanan futbol ve bulunan pozisyonlar itibari ile gözlemlendi.
Genç oyuncu Kerem Pala'nın ilk 11'de başlaması.
Çorumlu futbolcu Fahri Eren'in kanatta değil de Yakup'un arkasında oynaması.
Maçın genelinde olmasa da belli bölümlerde oynanan iyi futbolun en somut örneğiydi.
1461 Trabzon deplasmanında kötü futbol ve mağlubiyetin ardından bol pozisyonlu ve iyi futbollu galibiyete futbolcuların, teknik heyetin ve yönetimin çok ihtiyaç vardı.
Bu ihtiyaç şuan için karşılandı!
Bundan sonra kaldığı yerden devam edilmesi için.
Fatsa Belediyespor karşısındaki mücadele, istek, arzu, heyecan, coşku, birlik ve beraberliğin yanı sıra,
Kaleci Onurcan'ın özgüvenine.
Kaptan Oğuzhan'ın füzelerine.
Genç oyuncu Kerem'in ciğerine.
Eşref ve Ertuğrul'un bindirmelerine.
Akın ile Mümin'in uyumuna.
Yakup'un kaleci ile karşı karşıya kalmalarına.
Fahrettin Hoca'nın oyunu iki okuyup doğru hamlelerine.
Taraftarın coşkusuna.
Protokolün son dakikada kenetlenip maçın kazanılması için ettiği duaya ihtiyaç var.
Sonra gelsin puancıklar!