SURİYE’DE ALEVİ SOYKIRIMI

Abone Ol

Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki Lazkiye, Cebele, Baniyas ve Humus’la kıyı şeridi arasında kalan Alevi Dağı’nda, Kardaha gibi yerleşim yerleri başta olmak üzere büyük kitlesel katliamlar yaşanıyor. Katliamların yeni rejimle bağlantılı selefi çeteler tarafından yapıldığı biliniyor. Şu ana dek yeni edindiğimiz bilgilere göre sayıları binlerle ifade edilen Arap Alevisi sivil yurttaşın, çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere öldürüldüğü bildiriliyor.

Suriye sahil şeridinde son üç gün içerisinde katledilen insan sayısının, on bini geçtiği belirtiliyor. Bu gözü dönmüş Şam Kurtuluş Heyeti HTŞ’li saldırganların insan öldürmeleri artık bir katliamın da ötesinde soykırıma dönüşmüş vaziyettedir. Saldırıların hedefi tüm Alevi köyleridir. Bu kadar süre içerisinde bu çapta bir katliam ancak önceden planlanmış, planlı bir saldırı olabilir.

Katliamı yapanlar “Sahili Alevilerden temizleyeceğiz” sloganı ile ereklerinin Alevi soykırımı olduğunu açıkça ilan ediyorlar. Bunu bazı medya kuruluşu ve sözde uygar dünya olarak nitelenen Avrupa ülkelerinin “Devlete karşı bir isyanmış” gibi çarpıtmaları hayret vericidir. Suriye’de kurdukları kukla rejime laf söyletmeme gayretleri,  bir fiil yaşanan Alevi soykırımı gerçeğini gizleyemiyor. Bazı haber ajanslarına ve sosyal medyaya düşen katliam görüntüleri konunun boyutlarını açıkça ortaya koyuyor.

Suriye’nin sahil şeridinde insanlık tüm çıplaklığı ile tüm dünyanın gözleri önünde ayaklar altına alınıyor. Bu yaşanan trajedi karşısında gerek Avrupa Birliği’nin, gerekse Birleşmiş Milletlerin ilgili, tüm kurum ve kuruluşları devreye girmeli bu soy kırımı durdurmalıdır.

Suriye’de değil her saat her dakika önemlidir. Yaşanan her saat içerisinde binlerce çocuk, yaşlı ve kadınlar katledilmekte, kaçırılmakta ve tecavüze uğramaktadır.

Türkiye’de iktidar “Suriye’de kuş uçsa haberimiz var” diyordu. Yaşananlardan habersiz olamaz. İstese bu soykırımı anında durduracak güç ve kudrette sahiptir. Ancak henüz bir kınama mesajı bile yayınlamamış olması düşündürücü ve üzücüdür.

Ahmet Şara (Colani) gibi bir islâmcı; selefi geçmişe sahip, IŞİD ve El Kaide’yle yol yürümüş cihatçı bir kişinin Suriye’nin kurucu önderi olamayacağı kesindir. Olursa da sonuç böyle bir kesimin ancak soykırımı olabilir. Böyle bir Suriye devletinden kimseye hayır gelmeyeceği ortadadır.

Mevcut durum karşısında bundan sonra Suriye’de neler olacağını kestirmek oldukça zor. Buradaki olay Suriye konusundan öte emperyalizmin Ortadoğu’da bir şeyleri değişeceğinin kesin olduğudur.

15 araçlık bir HTŞ konvoyu şehir şehir, köy köy dolaşarak evlerin, apartmanların kapısını çalıyor. Dinini ve mezhebini soruyorlar. Ona göre katliam yapıyorlar.

Katliam sonrası da meskenleri yağmalıyorlar. Kıymetli eşyaları (Para, altın, telefon) gibi eşyaları alıyorlar.

Tescilli terör örgütleriyle Suriye yeniden nasıl kurulacak. Kendinden olmayanların can, mal ve ırzlarını helal sayan bir anlayışla toplumsal barış nasıl sağlanır. Bunlarla gelecek nasıl kurulur.

Bunlar olsa olsa katliam yaparlar, soykırım yaparlar. Uygar dünya acilen bu katliamlara ve soykırıma dur demelidir.