SUÇLUSUNUZ, SUÇLULAR, SUÇLUYUM

Abone Ol

Yazımın başlığı fiil çekimi gibi oldu, fakat öyle değil. Türkiye, hatta dünyanın duyarlı kesimleri yazı, resim tartışma ile bir tarikat lideri olan Yusuf Ziya Gümüşel'in ailece ve rızasıyla 6 yaşındaki kız çocuklarını 29 yaşındaki müridi Kadir İstekli ile evlendirdiğini, savcılık iddianamesine göre, savunmasız reşit olmayan çocuğa yıllarca tecavüz edildiğini tartışıyor. Sahte kemik raporlarını, bazı yargı mensuplarının, iki yıl boyu dava açmadığını tartışıyor. Suçlular evirip çeviriyorlar, mızrağı çuvala bir türlü sığdıramıyorlar. Doğal olarak burada, tarikatlara göz yuman başta mevcut iktidar olmak üzere, pek çok suçlu devreye giriyor.

Öğrenciliğimizde çoğumuz biliriz, öğretmenler insanın yetişmesini üç bölüme ayırırdı.

*Çocuk ilk eğitimini aileden alır.

*Çocuk diğer eğitimini okuldan öğretmenlerinden alır

*Çocuk yaşadığı çevrede, toplum içinde eğitimini yaşayarak tamamlar ve olgunlaşır.

Böyle duymuştuk, böyle öğrenmiştik, yıllarca da öğrencilerimize böyle anlattık. Demek ki bir çocuk, kötü duruma düşüyor, ya da düşürülüyorsa hepimiz de kademe kademe sorumluyuz.

Çocuğun anne ve babası biyolojik olarak o çocuğu sahiplenebilir. Oysa bütün çocuklar doğduktan sonra tüm insanlığın, kamunundur. Örneğin Avrupa’da, dünyanın diğer uygar ülkelerinde, öz evladına birilerinin göreceği şekilde, kabasına şamarla dahi vuramazsın. O birisinin şikâyeti üzerine mahkemede yargılanır ve şiddetin niteliğine göre en az ciddi bir para cezası, hatta çocuğuna kötü davranıştan, hapis cezası bile alabilirsin.

Varlığı ile onur duyduğumuz CHP Ankara Milletvekili Sayın Yıldırım Kaya TBMM’ye soru önergesi ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması için soruyor.

“…Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşında imam nikâhıyla evlendirmesi sonucu, çocuğa çocukluğu boyunca tecavüz edilmiştir.

* Mağdur H.K.G. delilleriyle birlikte şikâyetçi olduğu halde neden iki yıl boyunca dava açılmamıştır?

*H.K.G.’nin doğum belgesini istemeden, direkt kemik testi isteyenler hakkında inceleme, soruşturma başlatılacak mıdır?

*Savcılık kemik testi hakkında suç duyurusunda bulundu, inceleme, soruşturma başlatılacak mıdır?

* Cemaat ve tarikatların elindeki çocuklar için Bakanlığınız bir çalışma yürütmekte midir?

* Cemaat ve tarikatların baskısıyla okula gönderilmeyen kız çocukları için Bakanlığınız ne yapmaktadır?

* Bakanlığınızın; İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı ya da başka cemaatlere bağlı vakıflarla imzaladığı protokoller var mıdır?”

Gazeteci Sedef Kabaş’ın açıklamalarına göre; “Çocuk gelinlerin sayısı 400 bine” dayanmış. Kim bilir onca çocuk gelinler arasında, açığa çıkmayan ama tahmin ettiğimiz ne dramlar yaşanıyor. Çocukların bu dramını görüp de ihbar etmeyen, komşular veya yakınları en azından, vicdanen suçlu değil midir? Henüz bu olay buz dağının gözüken yüzü bile değil.

Örneğin bu olayda sorumluluk sahibi, yürekli bir savcı çıkıp da, kara ve karanlık kilidi kırmasaydı, yürekli bir gazeteci yazmasaydı, hala bu dram yaşanmaya devam edecekti.

Toplumsal olaylarda herkes görevi oranında sorumludur. Yazarçizer birisi olarak, kamunun vicdanını kanatan olayı, kamuoyu ile tartışmaz, gözlerimi kapatırsam, takipçisi olmazsam kuşku yok ki ben de suçluyum.