ŞU GAVURUN KIZLARI

Abone Ol

Çevremizde, en yakın akrabalarımızın arasında yurt dışında çalışanlar vardır. Alamancı, gurbetçi olarak gördüğümüz bu insanlar için ağıtlar yaktık. Türküler söyledik.

Yeri geldi; kıskandık. Yeri geldi, onlar yolunacak kaz olarak görüldü. Kendi köyünden yurt dışına çalışmak için giden ilk köylüye “Gavur İsmet” adı uygun görüldü. Onlar gittikleri ülkelerde horlandı. Ne gavur olabildiler, ne Türk!

Yıllık izinlerini geçirebilmek için doğup büyüdükleri topraklara ara sıra geri geldiler. Sohbetler edip, hasret giderdik. Daha çok onlar konuştu; biz dinledik.

Genellikle genç olanlar, büyüklerin deyimleriyle yeni yetmeler bizlere gavurun kızlarını anlattı. Onların güzelliklerini anlata anlata bitiremediler. Türk filmlerinde oynayan artist denilen hatunlar, Türkiye güzeli olarak seçilenler gavur kızlarının kesip attığı tırnak bile olamazmış!

Yaşı otuz civarında olanlar gavurların lokantalarını anlattılar. Tipine bakıp Tarzanca bir dille bu yemekte domuz eti, şu yemekte domuz yağı var diye uyarırlarmış. Uzun lafın kısası, müşteri avlamak için domuzluk yapmazlarmış. Lokantaların güzelliğini, yemeklerin tadını, garsonların hizmetini günlerce anlatsalar bitmezmiş.

Artık kırk yaşına merdiven dayayanlar, kafa kağıdına bakıldığında elli yaşından büyük olanlar gavurların parklarını, ormanlarını, sokaklarının temizliğini, yeşil alanları anlatırlar.

Elli yaşında olduğunu söyleyenler gavurların hastanelerini anlatır. Doktorların verdiği hizmeti, hemşirelerin hastaya karşı davranışlarını anlatırlar. Onlara göre ülkemizde sağlam olanlar hastaneye giderse hastalıktan kurtulamaz. Gavurun hastanesine tabutla gidenler bile yirmi yaşlarında delikanlı olup çıkarlarmış.

Altmış yaşlarında olanlar, Türkiye’de çalışmış olsalardı kesinlikle emekli olacaklarını söyler. Yaklaşan emeklik günlerinde neler yapacaklarını anlatırlar. Onlara göre gavurların mezarlıkları ülkenin en güzel yerlermiş. Mezarlıklar bakımlı, her taraf yeşil alan. Hizmette sınır yok!

Sizlere soralım: siz kaç yaşındasınız?

(*) internette yer alan kısa filmden esinlenerek yazılmıştır. Hata yapmışsam affola!