SORUŞTURMA

Abone Ol

İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e soruşturma açıldı. Hem de Osmanlı Devleti ve son Padişah Vahdettin’i hedef gösterdiği iddiasıyla.

Tarih bilgimizi birkaç paragrafla yenileyelim.

Son Osmanlı padişahı Vahdettin ve son hükümetin temsilcileri işgal devletleri temsilcileriyle, Sevr’de 10 Ağustos 1920’de yaptıkları antlaşma ile Türkiye ve imparatorluk topraklarını işgalci güçlerin paylaşmasının yolunu açtı, işgal kuvvetlerinin Anadolu’da neredeyse ayak basmadıkları toprak kalmadı, birkaç vilayet dışında. Batan Osmanlı gemisinden adımlarının yettiği yere kadar ilerlediler, yerel hükümetler kurdular, pasaport dağıttılar. Osmanlı ordusu terhis edildi (dağıtıldı). Tam bir işgal… Osmanlı’nın izlerini silmeye başladılar.

Sevr’de yapılan antlaşma ile bağımsızlık kalmamış, padişaha Hilafet ve Anadolu’nun ortasında birkaç il bırakılmıştı. Vahdettin “bana dokunmayın, nereye isterseniz girin” der gibi bir anlaşmayı kabul etmişti.

Bu arada bir şey işgalcilerin akıllarının ucundan bile geçmedi: DİRENİŞ!

Bağrında bağımsızlık ateşi yanan yurtseverlerin direnişi! Anadolu’da ve Trakya’da (Rumeli) Müdafaa-i Hukuk (ulusu ve yurdu koruma) Cemiyetleri kuruldu. Bu direniş çabalarının bilgisini alan işgal güçleri ve Vahdettin direnişi bastırma, tam teslimiyet planları yaptı ve yurdun çeşitli bölgelerinde kendilerine karşı çıkanları tutuklama amacıyla temsilciler gönderme kararı aldı.

İşgalin başlarında İngiliz komutanlığının talebi ve Vahdettin’in onayı ile Anadolu’da başlamış olan direniş cephelerini dağıtmak üzere Mustafa Kemal’in 3. Ordu müfettişi olarak görevlendirilip Anadolu’ya gönderilmesi düşünülüyor.

Arkadaşlarıyla İstanbul’da kaldığı süre içerisinde, yurdun parçalandığını gören ve Anadolu’da bir halk direnişi başlatma planları yapan M. Kemal kendisine verilen görevi kabul ediyor ve Bandırma vapuruyla 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkıyor, Kurtuluş Savaşı’nın nüvelerini atmaya başlıyor. Padişahın ve işgalcilerin istihbaratı M. Kemal’in bağımsızlık güçlerini toplamaya, direnişi örgütlemeye başladığını saptayınca hakkında Vahdettin’in emriyle idam fetvası veriliyor ve tutuklanması isteniyor.

İşgale karşı kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri etrafında örgütlenen yurtseverler Erzurum ve Sivas kongreleri sürecinde Kuvayı Milliye örgütlenmesi içinde düzenli orduya dönüştürme kararı alıyor ve Mustafa Kemal’in önderliğinde Kurtuluş savaşı başlatılıyor.

Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruluyor.

Her türlü zorluğa ve zorbalığa karşın işgal güçleri hezimete/yenilgiye uğratılıyor.

İşgal güçleri yaklaşık olarak üç yıl süren zorlu bir savaşın sonunda ülkeden kovuluyor.

İşgal güçlerinin yenildiğini gören Vahdettin İngiltere’den korunma istiyor ve bir İngiliz gemisiyle yurdu terk ediyor.

Kurtuluş Savaşımız o dönemin en güçlü emperyalist devletlerine karşı verilmiş bir halk direnişidir. Bu savaşımızda yaşamını kaybederek bize bu toprakları bırakan şehitlerimizi, gazilerimizi saygı ile anıyorum.

Bu kısa hatırlatmadan sonra… Tunç Soyer işgalcilerin denize döküldüğü, İzmir’in kurtarıldığı 9 Eylül 2023 anmasında -bir konuşma yapıyor.

Soyer'in konuşmasında Atatürk'ten alıntı yaptığı “100 yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Gençler, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar ve teslim oldular” sözleri gerekçe gösterilerek soruşturma başlatılıyor. (Cumhuriyet Gazetesi)

Soyer’in açıklaması tarihsel bir gerçektir ve açıklama Nutuk’tan alınmıştır. Ne bir abartı, ne bir gerçek dışı bilgi var. Vahdettin haindir, bilmeyenler açsın tarih kitaplarını okusunlar. En güzel tarih dersini Nutuk veriyor. Nutuk okusunlar.

İktidarın, çağdaş belediyecilik anlayışıyla İzmir’e hizmet sunan ve çalışmaları takdir gören Soyer aleyhine soruşturma başlatması yersizdir, muhalefeti sindirme amaçlıdır. Bu tür baskılar sonuç vermez. Ülkenin aydınlık yüzleri gerçekleri anlatmaktan vazgeçmez.

Tunç Soyer yargılanamaz. Yanındayız.