Ekonomi, toplumun yaşam standardını belirlemede en önemli etken. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre enflasyon, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 70. Vatandaşın çarşıda pazarda hissettiği ise, en az yüzde 150. Yüksek enflasyon üretimin düştüğünü gösterir. Pahalılığı gösterir, yaşam standardının düştüğünü ve o ülke insanının cehennem ateşinde yanıp, kavrulduğunu gösterir.
Öyle de oluyor, gözlerinden mutluluk ışıkları saçan Sayın Maliye Bakanımız da, mutluluğu her halinden belli bir ses tonu ile öğünüyor. Yanlış anlaşılmasın “üretimi artırdık, enflasyonu düşürdük, yaşamı daha yaşanabilir kıldık, pahalılığı durdurduk” diye değil. “Yoksulluğu artırdık” diye öğünüyor, ister gülün, ister ağlayın, gerçek budur. Sayın Bakan Nebati Bey diyor ki; “2001 yılında sadece 1 milyon aileye sosyal yardım hizmeti verilirken, 2021 yılında 4 milyon 300 bin aileye ulaşılmıştır”. Kısacası “yoksulluğu 4 katından daha fazla büyüttük” demek istiyor.
Belli ki, sayın bakan oldukça ekonominin sırtı yere gelmeyecek. Anımsarsak aynı bakan daha önce yine gözlerinden mutluluk ışıkları saçarak, Türk Lirası’nın değerinin düşmesi ile öğünmüştü. “Türk lirası en düşük durumda, daha ineceği bir yer yok, vatandaş rahat olsun” demişti.
Yalan değil asgari ücrete cumhuriyet tarihinin en yüksek zammı yapıldı. Fakat asgari ücretli cumhuriyet tarihinin, alım gücü en düşük seviyesini yaşıyor. Onun için Türk İş Başkanı Ergün Atalay “Enflasyonu durdurun zam istemez” diyor.
TÜİK verilerine göre asgari ücrete yapılan her zam, dar gelirlinin zam oranında yoksullaşması demek.
Gazetelerin yazdığına göre, ülkenin birinci gündem maddesi nedir? Vatandaşın yüzde 74’ü “enflasyon, pahalılık” diyor. Yine pahalılığı “Bu hükümetin çözeceğine inanıyor musun” sorusuna ise vatandaşın yüzde 76’sı “Hayır” yanıtını veriyor. Yüzde 76 halk AKP iktidarının sorunu çözemeyeceğine inanıyor. Neden inansın ki zaten sorunun kaynağı, yaratanı AKP’nin kendisi değil mi?
Yaşamın her alanında, ülkeyi çıkmazdan çıkmaza sürükleyen, ekonomiyi batma noktasına getiren, borç erteleme (Moratoryum) söylentilerinin olduğu bir dönemde AKP iktidarının yaymaya çalıştığı algı nedir?
“İlk seçimlerde yine bunlar kazanır” masalı.
Bu tezin maddi, bilimsel, sosyal hiçbir dayanağı yoktur. Şaşkınlık politikası, Rahmetli Demirel’in bir sözü yabana atılır türden değildir. “Tencerenin devirmeyeceği iktidar yoktur.”
Vatandaşın tenceresinde taş kaynıyor. Çarşıya pazara ateş düşmüş.
İktidar beyni ile değil, midesi ile düşünen bir kitle yarattı. O kitle şimdi midesinin sesine kulak veriyor. İktidarın sorunları çözebilecek, kadrosu, bilgisi, bilgi birikimi olsaydı, sorunu baştan çözerdi.
Sorun yaratma mimarından, dönüp çözümünü beklemek safça bir yaklaşım değilse nedir?