Bugüne kadar yazılarımı bir gazetenin köşe yazarı olarak yazdım. Bugünkü yazımı bir eğitimci olmanın duyarlılığı ile yazıyorum. Eğitimciliğimin adını tam olarak koyarsak, Köy Enstitülerini örnek ve rehber almış, TÖS (Türkiye Öğretmenler Sendikası), TÖB-DER(Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği), EĞİTİM-SEN (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) gibi soylu eğitim geleneğinin neferi, duyarlılığı ile yazıyorum.
Yaşamımda hiç bu kadar duygu sömürüsü görmedim. Masum çocuk dünyasının bu boyutta sömürüldüğünü, siyasete alet edildiğini görmedim. Üstelik te iktidarın en üst perdesinden.
Olayı televizyonlarda izlemişsinizdir. Dünya lideri AKP’li Cumhurbaşkanı Trabzon’da 10 yaşındaki küçük, elinde oyuncak kamyonu olan çocuğun “Bay Kemal hain, oylarınızı Erdoğan Abi’me verin” deyişini gülerek izledi. Pes artık diyoruz, çöküşün eşiğindeki iktidar, çocuk masumiyetinden imdat bekliyor. Küçücük çocuğun masum ruhunu kirletmekten, içleri gıdıklanıyor ve coşkuyla gülüyorlar. Hayret! Ağlanacak halimiz bile diyemiyorum, utanılacak halimiz. İktidarı kaybetme korkusu ne durumlara düşürdü!
Durum az buz hafife alacağımız türden bir olay değildir. Korkunçtan öte söz bulamıyorum. Eğitimci olarak kendimizden utanıyorum, toplumdan özür diliyorum. Bu çorbada kademe kademe hepimizin tuzu var. Biz bu topluma, çocuklarımıza “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” olmayı öğretemedik. Daha önce de küçücük erkek çocuklarına, tarikat yurtlarında tecavüz edildi. Dönemin Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu “Bir kereden bir şey olmaz” diyerek olayı hafife aldı ve kanıksatmaya çalıştı. Yetmedi Aladağ’da 12 kız çocuğu yanarak can verdi, yetmedi Dikili’de özürlü çocuklara tecavüz edildi, polis olaya dayanamayıp, ağlamaktan ifadeyi alamadı, ara vermek zorunda kaldı.
Bu defa da oyun çağındaki sabi çocuklar, siyasetin oyuncağı yapılarak muhalefete hakaret ettirilip oy isteniyor. En üstd yöneticiler içleri gıdıklanarak olaya gülüyorlar, seviniyorlar.
Hayır, bu kadarı olmaz, olamaz! Biz bu değiliz!
Türk toplumu bu değildir. Bizim geçmişimizde, geleneğimizde böyle bir şey yok. O ısrarla kaldırdığınız andımızda bu döneme kadar hep “Büyüklerimi saymak, küçüklerimi sevmek” öğretildi ve biz yine oyuz. Emin olun ilk seçimlerde bu anlayışın tozu bile kalmayacak. Sel yatağına oturacak. Ülkemiz insanı yine “Fikri, vicdanı, irfanı hür” olarak yoluna devam edecek.
Kötülük, kin, nefret, düşmanlık tohumları bu toplumun ruhunda ve vicdanında yer bulamayacak. Yirmi yıldır izlediğimiz korku filmi bitecek, kâbus bitecek. Çocuk istismarının en yoğun olduğu ülke Hitler Almanya’sı, mimarı da onun propaganda sorumlusu Göbels’ti, şimdi yerinde yeller esiyor. Dünya nefretle anıyor. Şimdi Avrupa’nın gözdesi Almanya var. Ülkemiz insanı da oraya kapağı atmak için can atıyor. Dikkat edin Hitler Almanya’sına değil, Demokratik Almanya’ya.
Eğer küçücük çocuklar Sayın Kılıçdaroğlu veya diğer muhalefet liderleri tarafından, siyasi amaçlar için kullanılsaydı, emin olun yazımın içeriği daha ağır olacaktı. Muhalif olmaktan onur duyduğum, sadece bu iktidara karşı olduğumdan sanılmasın. Yanlışın iktidarı, muhalefeti olmaz. Elinde kalemi olan, kalemin namusunu bilen aynı duyarlılığı gösterir.
İktidar ülkede sömürmedik hiçbir dal bırakmadı, anlaşılan sıra çocuk masumiyetine geldi. Ayıpsa bundan ayıp, utançsa bundan utanılacak, günahsa bundan daha günah birşey söyleyebilir misiniz? Çocukların masum dünyasını sömürmek...