SOKAK HAYVANLARININ DRAMI

Abone Ol

Sokak hayvanı yok, sokağa bırakılan hayvan vardır. Biz o sokağa bırakılan hayvanlara sokak hayvanı diyoruz. Evveliyatında kedi, köpek gibi hayvanları evcilleştiren insanlardır. Hatta insan o hayvanları kendine köleleştirmiştir. Pek çok yerde de hayvanların bazı yeteneklerinden insanlık adına yararlanmıştır. Örneğin çoğu zaman emniyet müdürlüklerine kayıtlı köpekler olduğunu duyarız. O hayvanların iyi koku alma duyusu nedeniyle, gerek uyuşturucu aramada, gerekse bomba aramada ne kadar başarılı olduklarını haberlerde sık sık izleriz.

Her hayvanın doğal denge açısından mutlak bir yeri vardır. Bu hayvanların insanlığa faydası olacak bir yanı bulunmaktadır. Çoğumuz kargaları sevmeyiz, oysa karganın çevreye nasıl faydalı bir hayvan olduğunu Bekir Çoşkun’un bir makalesinden aktaralım;: “Kargalar pek sevilmez. Son derece hafızaları zayıf kuşlarmış. Buldukları tohumu saklarlar. Ancak unutkan oldukları için nereye sakladıklarını bilmezlermiş. Kayaların üzerindeki incir ağaçları kargaların bıraktığı tohumlarmış. Ayrıca kargaların dışkıları toprağa oldukça faydalıymış. Sevimsiz olarak bilinen kargalar milyonlarca ağacın oluşmasında rol alıyorlar.”

Hayvanı, doğayı, canlıyı sevmek insanın temel göstergelerinden biridir. İnsan sever, yaşar ve yaşatırsa güzeldir. Uygar insan olmanın temel ölçütlerinden biri de doğaya, çevreye ve diğer canlılara karşı koruyucu yaklaşmasıdır.

Uygar ülkelerde sokaklarda başıboş hayvan göremezsiniz, onlar kontrol altında ve kendi doğal ortamlarında ve barınaklardadırlar. Doğanın tek sahibi biz değiliz. Fakat doğaya en fazla zararı veren canlı biziz. Biz diğer canlıların yaşam alanlarını yok ettik. O halde adil olan, doğayı diğer canlılarla birlikte ve sevgi içinde paylaşmaktır.

Sokak hayvanlarını, taşlamak, işkence etmek, onları dövmek son derece ilkel ve kınanacak bir tutumdur. Uygar insan savunmasız, dilsiz varlıklara işkence yapmaz, aksine onların haklarını koruyarak örnek bir tutum sergiler.

Çevremizde aç susuz dolaşan bu hayvanlara bir tas su verirsek, veya artan yemekleri ayırıp verirsek, ya da gücümüz oranında bir avuç mama bize insanlığımızdan bir şey kaybettirmez. Aksine yüce ve ulvi bir nitelik kazandırır.

Bizim kültürümüz ve inancımız savunmasız hayvanlara işkenceyi ve öldürmeyi reddeder. Eğer inançlı biriysek hayvanları korumak ve sevmek bir peygamber davranışıdır. Tüm canlıların yaşama hakkı doğuştandır.

Sokak hayvanları korumasız, çoğu zaman da insanların yazlıklarında ya da bir süre bakıp sokağa bıraktığı, yazın sıcağı, kışın dondurucu soğuğu ile aç susuz mücadele eden canlı varlıklar. Her mevsim ayrı bir dram yaşıyorlar. Çoğu zaman da trafik kazalarında veya aç susuz telef oluyorlar.

Şimdi çevre bilincine duyarlı çoğu belediye, hayvanların bu dramını görüp el uzatıyor. Bu tip duyarlı davranışları her zaman o dilsiz varlıklar adına alkışlayacağız. Yaralı hayvanlar için 24 saat ambulans ve veterinerlik hizmeti veren belediyeler, diğer bu hizmeti vermeyen belediyelerden, daima insanlık ve uygarlık adına bir adım öndesiniz.