Kocaeli Koz Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yeliz Koray, yazmış..
“…Kusura bakmayın ama siz, ‘destan nedir’ bilmiyorsunuz. Ben size ‘destanın ne olduğunu’ anlatayım da öğrenin; destan nedir, ne değildir.” diye başlamış yazısına ve başlamış destanın ne olduğunu anlatmaya…
* * *
“Birinci Dünya Savaşı’nın kaç yıl sürdüğünü biliyor musunuz?
Dört yıl sürdü...
Yineliyorum, 4 koca yıl...
Yani 16 mevsim, 208 hafta, 1.460 gün…
Kafkasya, Süveyş Kanalı, Filistin-Suriye, Çanakkale, Hicaz-Yemen, Makedonya, Galiçya ve Romanya Cepheleri açıldı.
İtilaf Devletlerinin 42 milyon askerine karşı 2 milyon 850 bin kadardık.
Kafkas Cephesi’nde, Rus ordusundan, Sarıkamış’ı almak için savaştık. 90 bin askerimiz DONARAK ÖLDÜ.
Dok-san-bin vatan evladı…
Lojistik destek gelememişti çünkü.
Zaten açlardı, üşüyerek, uykuya daldılar ve öldüler.
Kimi anasını, kimi sevdiğini hayal ederek uykuya daldı. Bir daha uyanmadılar…
Gözlerini kırpmadan ölüme giderek, DESTAN YAZDILAR.
Budur destan…
* * *
Çanakkale Cephesi…
Zafer kazanıldı ama bedeli 500 bin insanımıza mezar oldu Çanakkale. Bunun 253 bini asker, gerisi sivildi.
Tarihçiler, o dönem, Galatasaray, Konya ve İzmir Liseleri’nin mezun veremediğini; çünkü bu liselerin öğrencilerinin de ellerine silah verildiğini; tarihe “meçhul çocuk asker” olarak geçen liseli bu çocukların evlerine dönemediklerini yazar.
Adı da, mezarı da olmayan bu çocuklar, Çanakkale topraklarında yatar.
Budur destan…
* * *
Kurtuluş Savaşı..
Doğu Cephesi’nde Ermenilerle, Güney Cephesi’nde Fransızlarla savaşıldı.
Doğu Anadolu tamamen kurtarıldı,
TBMM resmen tanındı.
Maraş, Urfa, Adana ve Sakarya zaferleri kazanıldı.
Fransızları yurttan TEMİZLEDİK.
Şehirlerimize; Gazi, Kahraman, Şanlı adlarını verdik.
… …
Batı Cephesi ise daha kanlı oldu.
Birinci ve İkinci İnönü, Kütahya-Eskişehir, Sakarya Savaşları yaşandı.
Sakarya Savaşı, en çok subayın şehit olduğu savaş olarak tarihte yerini aldı.
Ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından Büyük Taarruz başlatıldı.
Dumlupınar Meydan Muharebesi’nden sonra “İlk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” dedi.
Yunan ordusu İzmir’e kadar kovalandı, İzmir düşman işgalinden KURTARILDI.
Batı Anadolu düşmandan tamamen TEMİZLENDİ.
Konferanslar, kongreler, ateşkesler, anlaşmalar derken Kurtuluş Savaşı da tam 4 yıl sürdü.
Yani?
Yani 16 mevsim, 208 hafta, 1.460 gün…
Binlerce şehit verdik.
Daha PKK’ya yıllardır verilen şehitleri saymıyorum…
Budur işte destan….
* * *
Ve 15 Temmuz…
1 gün bile sürmedi.
24 saat bile değildi yani, 15 saat sürdü…
Başkaldırı denen eylem “ne istediler de vermedik” denen, içli dışlı oldukları kesimden geldi.
Erdoğan bu başkaldırıyı eniştesinden de öğrense, hazırlıklıydı.
Lojistik destek tamdı örneğin.
Nedense 4 farklı noktada bekletilen uçaklar-helikopterler, 3G bağlantıları, televizyonlar, radyolar…
Düşman bu kez ne İngiliz, ne Fransız, ne de Almandı…
Bir zamanlar yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen, istedikleri her şey, anında karşılanıp, verilen “muhterem(!) hoca efendileri”ydi.
Amaç devleti ele geçirmekti ama birkaç tankla çıktıkları darbe eylemi ters tepti
Fetö denen bu zibidinin eylemi, 15 saat içersinde püskürtüldü..
Sonuç 248 şehit, yüzlerce yaralı…”
* * *
Tüm bu açıklamalardan sonra efsane nedir, ne değildir; “hangi savaşlar ve de karşı duruşlar efsanedir” takdir sizin…
Sana kurulu bir ülke, kurulu bir düzen bırakan bu ülkenin kurtarıcısı ve kurucusuna, sen “ayyaş” de; onun bıraktığı ulusal bayramlara yağmurdu, çamurdu diye katılma; ne istedilerse verdiğin güruhun beklenen, basit başkaldırısını ULUSAL BAYRAMLARIMIZLA EŞDEĞER tut.
Destan, 3G ile yazılmaz beyler…
Hal böyleyken; muhalefeti dışlamak, ötelemek için; 15 Temmuz başkaldırısına, iktidardan çok daha fazla muhalefetin karşı olduğunu ve karşı durduğunu bile bile her fırsatta “15 Temmuz’da bizler sokaktaydık, sizler değildiniz” demenin de hiçbir dayanağı ve mantığı yok.
O zaman da Cem Yılmaz gibi süper zekâlı birileri çıkıyor; “Aile içi mevzuuydu karışmak istemedik” esprisini patlatıveriyor.
Kaldı ki, kamera kayıtları var ortada.
Kamera kayıtları yalan söylemez
Mecliste iktidar partisinden tek bir vekil yokken; beş CHP’li vekil vardı.