Söze şöyle bir soruyla başlayayım: “Sizce, insan niçin siyasetçi olmak ister?”
Haydi, işinizi kolaylaştırıp 4 tane de şık vereyim de tercih etme şansınız olsun:
A) Herkes tarafından tanınıp saygı görmek için.
B) Ülkesine daha fazla hizmet etmek için.
C) Siyaset yapmayı ilginç bulduğu ve sevdiği için.
D) Siyaset yoluyla yumağını büyütüp zengin olmak için.
Çoğumuzun yanıtı (D) oldu değil mi? Oysa (B) gibi idealist bir seçenek varken, günümüz insanının siyasete bakış açısı ne yazık ki (D) oldu.
Peki ama siyasetçilerimizin içinde (B) seçeneğindeki gibi idealist ve dürüst insanlar hiç mi yok? Mutlaka vardır ama o tür kişiler bizim ülkemizde pek öne çıkamazlar daha doğrusu diğerleri önünü kestiği için çıkarılmazlar. Yakın geçmişe baktığımda sağ ve sol cenahlardan benim aklıma hemen geliveren ve hepsi de rahmetli olan Bülent ECEVİT, Muhsin YAZICIOĞLU, Adnan KAHVECİ, Recep YAZICIOĞLU, Erdal İNÖNÜ ile Ahmet Necdet SEZER gibi birkaç kişinin (B) seçeneğine en uygun isimler olduğunu söyleyebilirim. Aklıma gelmeyenlerin de affına sığınırım.
Bizdeki siyasetçilerin büyük çoğunluğu, tıpkı müteahhitler gibi hiçbir eğitim ya da bilgi birikimi olmadan işin içine balıklama dalarak siyasetçi oluyorlar. Böyle olunca da siyasetin düzeyi aşağılara çekilip ayaklar altında geziniyor. Şu anda TBMM’deki 600 milletvekilinin 158 tanesinin iş insanı, 122’sinin avukat olmasına karşın, sadece 7 tanesinin siyaset bilimci olması da bunun en önemli kanıtı.
Sözü gene bir fıkrayla bağlayıp ne söylemek istediğimi bir de bu yolla anlatayım. Hem de sizi biraz gülümsetebilirsem, ne mutlu bana.
Bizim Kapadokya’da olduğu gibi turistlerin havada balonla gezdirildiği bir yerde adamın biri kır koşusu yapıyormuş. Tam o sırada turist balonlarından biri alçalarak koşu yapan adamın yanında yere vurup birkaç kez zıpladıktan sonra yerde sürünen bağlama halatı bir ağaca takılarak balonu havada durdurmuş.
Büyük bir korkuyla balonun sepetine sıkı sıkı tutunan turistlerden biri koşu yapan adamı görüp seslenmiş:
-“Beyefendi, rüzgâr nedeniyle yolumuzu kaybettik, bize nerede olduğumuzu söyler misiniz?”
Koşucu, kısa bir süre balondakileri süzdükten sonra;
-“Yerden 20 metre yükseklikte, bir balonun sepetinin içindesiniz.” demiş.
Balondaki biraz bozulmuş ve;
-“Beyefendi siz gazeteci olmalısınız.” demiş.
-“Evet.” demiş adam, “Gazeteciyim de siz bunu nasıl anladınız?”
Balondaki;
-“Verdiğiniz bilgiler kesinlikle doğru, ancak hiçbir işe yaramıyor” deyince, koşucu;
-“Sizler de siyasetçi olmalısınız.” diye karşılık vermiş.
-“Evet, öyle.” demiş balondaki adam, “Peki, siz bunu nasıl anladınız?”
Yoldaki gülümseyerek şunları söylemiş:
-“Her şey ortada. Birincisi, yola çıkarken hava koşullarını araştırmamışsınız. İkincisi, balonu uçurmayı ve nasıl yönetileceğini bilmiyorsunuz. Üçüncüsü, çevreyi tanımadan yola çıkmışsınız, bu nedenle de kaybolmuş durumdasınız. Dördüncüsü, hedefiniz yok, nereye gideceğinizi de bilmiyorsunuz. Beşinci ve en önemlisi ise, içinde bulunduğunuz garip durumdan beni suçlu tutuyorsunuz.”
Evet, değerli okurlar; işte böyle siyasetçilerle yönetildiğimiz için bugün bu durumdayız. Ve fıkrada olduğu gibi gene bütün suç gene bizde; ÇÜNKÜ ONLARI BİZ SEÇTİK.
DÜŞÜNEN SÖZLER:
•Politika; kazığı atarken söylediğin yalanları, kazığı yiyenlere alkışlatma sanatıdır. Ç. ALTAN
•Bir ülkede edebiyat, felsefe ve sanattan çok siyaset konuşuluyorsa o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir. NİETZSCHE
•Hata yapmak insanlara vergidir, bunu başkalarının üstüne atmak politikadır. B. VAUGHEUR
•Allah insana üç özellik vermiş; dürüstlük, akıl ve irade. Bu üç özellik siyasete şöyle yansır: Eğer dürüst ve akıllıysanız siyasetçi değilsiniz. Eğer dürüst ve siyasetçiyseniz akıllı değilsiniz. Eğer akıllı ve siyasetçiyseniz dürüst değilsiniz.
•Suya sabuna dokunmazsan hep kirli kalırsın. Siyaset, su, vicdan sabundur; siyaseti vicdanla yıkamak gerekir.
•Türkiye'deki politikacılar gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünür. U. MUMCU
•Siyasetle uğraşmamanın cezası, sizden daha aptal olanlar tarafından yönetilmektir. PLATON