ŞİİR DİLİYLE ÖYKÜLER VE FIKRALAR-2

Abone Ol

İKİ OLASILIK

İki Yahudi yurttaş,

gelmişler bir araya;

Henüz oturmamışken

gemileri karaya…

Zaman, İkinci Dünya

Savaşı’nın öncesi;

Savaş tamtamlarının

duyulmaktayken sesi…

Birisi endişeli;

der ki:“Savaş çıkarsa?

Her yeri tutuşturup,

alev alev yakarsa?..”

Ne olur durumumuz?

Yanıtla bu sorumu.”

İki olasılıkla

yorumlamış durumu.

“Bakarsın savaş çıkar,

kim bilir çıkmaz belki

Çıkmaz ise sorun yok,

çıkarsa yine iki…

Olasılık var demek.

Savaşa katılırız.

Ya da hiç katılmayız,

gerilerde kalırız.

Katılmazsak sorun yok;

katılırsak kim tanır?

Yine çift olasılık:

Savaşı, ya kazanır;

Ya da kaybederiz biz.

Kazanırsak yok sorun.

Kaybedersek burada,

olasılıkta durun.

Olasılık ikidir:

Ya ölürüz, ya da biz;

Düşmana tutsak olur,

üzüntüden eririz.

Ölür isek sorun yok;

tutsaklıksa çok fena;

Ya kurşuna dizerler,

ya da gaz odasına.

Kurşuna dizilirsek

yine sorun yok demek.

Yol, gaz odasınaysa,

sonunu tahmin etmek…

Olası değil elbet.

Olasılıksa iki;

Ya sabun yapacaklar,

ya da kağıt illaki..

Sabun yaparlar ise,

diyelim olsun sağlık(!)

Kağıt yapacaklarsa,

ikidir olasılık.

Ya gazete kağıdı,

ya da tuvalet olur;

Gazeteyse sorun yok;

tuvaletse orda dur.

Başlangıçtan bu yana,

ne söyledik, ne dedik;

Biz tuvalet kağıdı

olursak, .oku yedik.”

KOLAYI VAR

Şair Haşmet, Osmanlı

dönemi şairidir.

O hem çok nüktedandır,

hazır cevap biridir.

Kim aptalca, akılsız,

ahmakça iş yaparsa;

Bu gruba girenden,

ne kadar kişi varsa…

Haşmet’in dikkatinden,

hem gözünden kaçmazmış;

Onların nicesini

gizli deftere yazmış.

Üçüncü Mustafa ki,

ona padişah denmiş;

Haşmet’in defterinden,

nasılsa haberlenmiş.

Bir yolunu bularak,

defteri elde etmiş;

Defterde listeleri

merakla incelemiş.

Bir de bakmış ne görsün,

aptalca iş yapanlar;

Ahmaklar listesinde,

kendinin de adı var.

Oldukça öfkelenmiş,

demiş: “Huzura gelsin!”

Haşmet gelmiş huzura,

defter onda ne bilsin.

“Aptallar listesine,

nasıl yazarsın beni?

Kaldırsam, tam yeridir,

yeryüzünden gövdeni!

Bu ne küstahlık!?” deyip

paylamağa başlamış;

Demedik söz koymamış,

bir güzelce haşlamış.

Haşmet demiş: “Sultanım,

lütfen sakin olunuz.

Asla kabalık etmez,

size aciz kulunuz.

İzin verin de size

açıklayayım bunu;

Baş seyisin bu kadar,

güvenli olduğunu…

Arap atı almaya

bir seyis gönderdiniz.

Bunun için seyise

yüklü para verdiniz.

O parayla sultanım,

Arabistan’a giden;

Acaba hiç döner mi?

Sorun bakalım neden.”

“Peki, ama baş seyis

getirirse o atı?”

“Adınızı silerim,

yazılır onu adı.”

(SÜRECEK)