Neşet Ertaş’ın bugün türkülerini okumayan ve sevmeyen yok galiba.
Bursa Devlet Senfoni Orkestrası, Neşat Ertaş türkülerini Erol İnal düzenlemeleri ile çaldı.
Son derece güzel bir biçimde düzenlenmiş perküsyon ile çalınan orkestra eşliğinde türküleri iki ses, Nilgün Kızılcı ve Mustafa Kemal Şimşek söyledi.
Neşet Ertaş, belki buraya hemen gelme koşullarını rahat rahat bulamazdı. Ne var ki Hasan Saltık diye bir isim, Kalan Müzik sahibi ve prodüktörü (onu kaybettik yazık ki) babası Muharrem Ertaş’ın müziklerini de kayda almıştı.
Neşet Ertaş Almanya’da idi ve orada yaşıyor, düğünlerde çalıyor ve düğünlere gidiyordu.
Bilge Toker’e ricada bulunuyor Neşet Ertaş ile tanıştırması için. Bir belgesel çekimi sırasında tanışıyorlar. Kendisinin CD’lerini yapmak istediğini iletiyor. ‘’Neşet, senin CD’lerin çalınıyor, korsanları yapılıyor. Onlardan bir telif alıyor musun?’’ diye bir soru yönelttiğinde; ‘’Yok, hayır. Çalsınlar diye.’’ diye cevaplıyor.
Bunun üzerine Saltık; ‘’Neşet bana vekalet verebilir misin?’’ diye soruyor. Ardından; ‘’Ben senin bu işlerini devam ettireyim.’’ diyor ve Hasan Saltık vekaleti alıyor.
Neşet Ertaş adına CD ve plaklar yapılıyor. Hasan Saltık bundan kazanılan gelirlerden elde ettiği telifi götürüp veriyor Neşet Ertaş’a.
Daha sonra elde edilen gelirlerden yine bir telif parası götürdüğünde, Ertaş; ‘’Aldık ya!’’ diyor. Saltık ise bunların yeni olduğunu söylüyor.
Neşet Ertaş Kültür Yolu Festivalleri program kapsamında Şef Erol İnal yönetiminde Abdülhamit Tabyası Sahnesi’nde türküleri ile seslendirildi.
Bu arada şunları belirtmem gerek, Neşet Ertaş’ı Almanya’dan çağırıp bir TV kanalında konser verdiren Nuri Bilge Toker’in, onun tanınmasındaki büyük rolü es geçilemez.
Eğer imkân olursa Neşet Ertaş türküleri üzerine de bir tahlil yazmak isterim.
Daha sonra kendisi hakkında çok güzel bir belgesel yapılır.
Bu konsere ilgi çok büyüktü. Bir hayli kalabalık bir kitle konseri büyük bir coşkuyla dinliyor, izliyordu.
Sanatın her dalı iyileştirir, birleştirir. Bunu göz ardı etmek insanın değişmesi için hiç şüphe yok ki en büyük koşulları hazırlayan en büyük etkendi. Sanat yolu ile birçok şey dile gelir.
Bunu insan hayatına daha çok almak için çok gayret etmek gerekmektedir.
Bana öyle geliyor ki Kültür Yolu Festivalleri bunun için çok büyük bir fırsat. Sanatın her türünün sergilendiği bu festivallerde sinema, tiyatro, resim, konserler, opera-bale ve birtakım etkinlikler var. Her daldan çiçek almış bir insan başka bir insan olur, incelir. Daha güzel bir insan olur, hiç şüphesiz.
Neşet Ertaş türkülerinin çalındığı sıralarda oyun havası formatında sahneye hemen halk oyunları kıyafetleri ile giyinmiş bir ekip son derece artistik koreografiler ile oyun gösterisi de yaptılar.
Bu insanlar balet veya balerin, fikrinden sıyrılamadım. Büyük bir estetik ile serilip kapanmalar, eğilip kalkmalar; el kol işaretleri ile sanki bir şeyler ifade ediyor gibiydiler.
Gerçekten çok ama çok güzeldi. Bizim kültürel dokumuzda halk oyunları var ve bu yurdun her yöresinde ayrı bir oyun vardır.
En son olarak, anons da ederek 100. yıl dolayısıyla cumhuriyet için aslında bir Kastamonu türküsü olan Çanakkale İçinde Vurdular Beni türküsü okundu. Bu türkü adeta Çanakkale, Çanakkale Savaşı ile özdeşleşmiştir.
Aynalı Çarşı’yı incelemek imkânım oldu benim orada kaldığım yıllarda. Giriş kapısında ince ve uzun bir ayna yer alır, sol yanda. Öyle tahayyül edildiği gibi her yeri aynadan değildir.
Çarşıda genellikle sebze ve meyve satıcıları bulunuyordu.
Şimdi nasıl, haberim yok. Gitme olanağım da yok.