Afyon Lisesi kadar ünlü yetiştiren bir başka lise daha var mıdır, bilemiyorum?
Dile kolay iki cumhurbaşkanı, iki genelkurmay başkanı, iki bakan, öğretim görevlisi akademisyenler, dekanlar, rektörler, ünlü müzisyenler, sanatçılar ve yazarlar…
1894 yılında, Sultan 2.Abdülhamid Han tarafından “Karahisar-ı Sahip Rüşdiyesi” adı altında açılan; 1923 yılında adı, “Afyonkarahisar Sultanisi” ne; 1930 yılında da “Afyon Lisesi”ne dönüştürülen Lise; o günden bugüne onlarca ünlü yetiştirmiş, yetiştirmeye de devam etmektedir.
* * *
Geçtiğimiz günlerde, Afyon Lisesi mezunlarından, Ünlü Ozan Ahmet Arif’i ve 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i köşeme konuk etmiştim.
Selahattin Duman gibi bir kişilik, nasıl anlatılır, bilemiyorum.
Hani “anlatılmaz, yaşanır” diye bir nitelememiz vardır ya; aynen öyle bir şeydir işte Selahattin…
Selahattin Duman, anlatılmaz, yaşanır…
Lise dönemlerinde, doktor olan babasının mesleği nedeniyle; arkadaş ve öğretmenlerimiz çevresinde “Doktor” lakabıyla anılır, bilinir ve tanınırdı Selahattin.
Çok güçlü bir belleğe, çok kıvrak bir zekâya sahip olmasına karşın; büyük hırsları olmadığı için alçakgönüllü ve sade bir yaşam sürdürmeyi yeğleyen çizgi ötesi bir insandır O…
O, halkının sözcüklerini ve deyimlerini; güçlü kalemiyle yerli yerinde ustaca kullanan, halkın yazarı olmaya özen gösteren bir yazardır.
O, yaşamı hep alaya alan; yaşama “Selahattin’in Penceresi’nden” bakan, çevresine neşe ve enerji saçan bir kişiliktir.
O, yazar ve gazeteci camiasında saygın bir yeri olduğu kadar; becerilerini, Yeşilçam Dünyasına kadar taşımış; onaltı filmde rol almış bir yetenektir.
O, tüm şöhretine karşın, arkadaşlarıyla bağlarını koparmayan, onca yoğun çalışmalarının arasında bile arkadaşlarını arayıp, sorma alışkanlığını sürdüren dost canlısı bir kişidir
Ünsüzken de ünlüyken de; bulunduğu her toplumda, ilgi odağı olmayı becerebilen bir yapıya sahiptir
Afyon Lisesiler olarak, çeyrek asırdır, kesintisiz her yıl yaptığımız geleneksel toplantılarımızın saygın ve bilge kişisi olduğu kadar aynı zamanda neşe kaynağıdır.
Bu geleneksel toplantılarımızda, okul dönemimizde yaşanmış pek çok şeyi dillendiririz. Aynı şeyleri Selahattin de dillendirir. Anlatılan olaylar aynıdır ama aynı şeylerin anlatımı onun ağzından çok daha leziz, çok daha naif, çok daha esprili dökülür.
Buna benzer paylaşmaya değer daha pek çok özellikleri ve güzellikleri bünyesinde barındıran bir insandır O…
Dahası ve de benim açımdan en önemlisi; O, benim kardeşim, okul arkadaşım, sınıf arkadaşım, can dostum, sırdaşımdır…
… ….
Yıllardır ulusal gazetelerde yazarlık ve yöneticilik yaptı.
Kalemini hiç satmadı…
Düzene uyup yozlaşan, gazetecilik sektörünün içinde bulunduğu bilinmezliklerden duyduğu rahatsızlık nedeniyle de kendini emekliye ayırıp; Bodrum’da inzivaya çekildi.
Pek çok okuru gibi ben de çok özlüyorum yazılarını...
Kolay yetişmiyor çünkü Selahattin Dumanlar…