ŞARKIN DEHALARI

Abone Ol

Evrenin aklı olan insanoğlu dur durak bilmeden varoluş nedenini bulmak için çalışıyor. Şimdiye kadar hep batılı filozofların dünya görüşlerini anlatmaya çalıştım.

Bugün Şarkın dünyaca tanınmış büyük filozoflarını tanıtmaya çalışacağım.

ÖMER HAYYAM ( 1044-1123)

İran’lı düşünür, şair ve bilim adamı. Asıl adı, Ebul Feth Ömer bin İbrahim.

Ataları çadır yapıp satardı. Bu nedenle “Hayyam” yani “Çadırcı” lakabıyla tanındı.

Rubai, şiir türünün babası sayılır. Onu bu kadar ünlü yapan rubaileridir.

Kısa, özlü, sade dilli, kolay anlaşılan şiirlerdir bunlar. Onun felsefesini yansıtırlar.

Felsefesine gelince batılı filozofların etkisi görülür. Kötümserdir, sürekli sızlanır. Şiirlerinde şaraptan çok söz eder. Bu nedenle akşamcılar onu baş tacı ederler.

Bir elde kadeh var, bir elde Kuran, / Bir helaldir işimiz, sonra bir haram,

Şu yarım yamalak fani dünyada, /  Ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman!

(Ömer Hayyam)

Ömer Hayyam’ı anmak için yaptığım bir “Şiir ve Müzik” gecesinde üstadı şu dörtlükle dile getirmiştim.

Ömer Hayyam Rubaiye can vermiş yaşıyor,

Güzel sözleriyle çağları aşmış taşıyor,

Bir ömürde bin yıl yaşamış gibi Hayyam,

Felsefeyle hikmetle hayatı anlatıyor…(Mehmet Özata)

İBNİ RÜŞD (1128-1198)

Endülüs’lü (Eski İspanya) düşünür. Avrupa’lılarca “Averroes” diye anılır.

Kelam, fıkıh, edebiyat ve tıp okudu. Hakimlik yaptı. Saray hekimi olarak çalıştı.

Kitapları sebebiyle sürgüne gönderildi. Sürgündeyken öldü.

Aristoteles uzmanı. Gazali tarafından felsefeyi eleştirmek üzere kaleme alınan “Felsefenin Tenkidi” adlı kitaba, “Felsefenin Tenkidinin Tenkidi” adlı eleştiri kitabı yazdı. Akılcı düşünürlerden. Felsefeyi bir bilim olarak görürdü. Eserleri Latinceye çevrildi. Avrupa’lılar ilgiyle okudular. Bu kitaplar Rönesans ve Reform hareketlerini tetikledi. Kitaplarının Avrupa’da Üniversitelerde okutulduğu söylenir. 

Bazı dönemlerde eserleri yasaklandı. Onun fikirlerini savunan Hollanda’lı filozof Herman Von Riswik yakılarak öldürülmüştür.

MUHYİDDİN İBNÜL ARABİ (1165-1239)

Endülüs’lü bilgin, düşünür, sufi. Çok küçük yaşlarda gösterdiği bilge tavırlarını duyan Endülüs Kadısı İbn Rüşd onu Endülüs’e çağırdı. Sekiz yaşlarında babasıyla beraber eşek üstünde Bağdat’tan kuzey Afrika’yı geçerek Endülüs’e gittiler.

İbni Rüşd Muhyiddin’in zekâsına hayran kaldı,

Çocuk Muhyiddin Arabi İbni Rüşd ile karşılaşmasını şöyle anlatır.

“İbni Rüşd beni görünce ayağa kalkarak yarım saat beni süzdü ve bana “Evet” dedi. Ben de yarım saat sonra “Evet” dedim. O da yine yarım saat sonra “Evet” dedi.

Ben de yarım saat sonra “ Hayır” dedim.

Muhyiddin Arabi bu evet ve hayırlı diyaloğu Fütühatül Mekkiye kitabında şöyle anlatır. 

İbni Rüşd beni görünce çok şaşırdı ve yarım saat sonra ,“Sen de gerçekten bir şeyler var evlat ” anlamında evet dedi. Ben de yarım saat sonra evet, bende bir tür hikmetli davranışlar var anlamında evet dedim. İbni Rüşd yarım saat sonra “Benden de büyüksün anlamında evet dediği için ben de, “hayır” dedim, der.    

Muhyiddün Arabi uzun seyahatler yaptı. Muhyiddün Arabi’nin beş yüze yakın eseri vardır. “Futuhatül Mekkiye” ve “Füsüsül Hikem” kitapları Latinceye çevrilmiştir. 

Muhyiddün Arabi’nin Vahdeti Vucût (Varlıkta Birlik düşüncesi) kuramı çok ünlüdür. Yalnız Allah var, gerisi hayal diyen bir anlayıştır Vahdeti Vücut.

Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde yaklaşık dört sene “Akıl ve İnanç” dersimizde rahmetli hocamız Prof. Dr. Nihat Keklik, Muhyiddin Arabi’nin yazdığı El- Futuhatül Mekkiyye ve Füsüsül Hikem kitaplarını okutmuştu.

KAVİMLER GÖÇÜ 

Orta Doğudan, Orta Asya’dan, Balkanlardan,

Kavimler göçü başladı eyvah paganlardan,

Yolgeçen hanına döndü güzelim Anadolu,

Hayra alamet değil bu göç, bıktık insanlardan…

(Mehmet Özata)

5 Haziran 2024