Sahi, biz bu muyuz?

Abone Ol

Sosyal medya denilen şu illet, hepimizi sarıp sarmalayarak avucunun içine aldı. Herkesin yaşına, dünya görüşüne, bakış açısına, bilgi düzeyine, kişiliğine, vb. hitap eden öyle çeşitlemeleri var ki, hepimizi de bir yerlerimizden yakalayıp kendine bağladı. Öyle ki, tüm yaşantımızı buna göre düzenler hale geldik.

Düşünüyorum da, 1945 yılında ABD’nin Japonya’ya attığı atom bombalarının yıkıcı ve öldürücü etkisi bizim sosyal medyamızınkine göre ne kadar çocuk oyuncağı gibi kalır acaba? O bombalar yalnızca Hiroşima ve Nagazaki’yi yerle bir etmişti ama sosyal medya denilen ve ne yazık ki bizlerin yanlış kullanımıyla müthiş bir silah haline gelen bu teknoloji dünyanın kutsal kabul edilen tüm değerlerini yerle bir etmekte. Gelenek, görenek, ahlâk, töre gibi bizi biz yapan tüm değerlerin hepsi de bir kenara itildi; varsa yoksa sosyal medya…

Eğri oturup doğru konuşalım; sosyal medya paylaşımları yüzünden kaç tane yüzünü bile görmediğimiz; huyunu, suyunu bilmediğimiz yeni arkadaşımız oldu? Tersinden baktığımızda da sosyal medyaya yakalanalı eski arkadaşlarımızdan kaç tanesi bize artık sıkıcı gelmeye başladığı için hiç görüşmez olduk ya da paylaşımları nedeniyle arkadaşlığımızı sonlandırdık? Kaç arkadaşımızla sosyal medya aracılığıyla tartışma yaşayıp arkadaşlıktan attık ya da en azından küs olduk?

Benzer gelişmeleri siyasette de görüyoruz. Birileri bir laf edip gündemi belirliyor, diğerleri ise hem yüz yüze hem de sosyal medya aracılığıyla günler hatta haftalarca bunu tartışıp birbirine giriyor. Bu arada olan da eski dostluklara oluyor. Sadece dünya görüşü farklı diye kaç arkadaşımızla bağlarımızı kopardığımızı bir düşünelim bakalım, sayabilecek miyiz?

Şöyle 30-40 yıl geriye gidip o günlerin siyasetçilerini düşünelim. Seçimlerin çok yaklaştığı o gergin günlerde bile Süleyman DEMİREL, Bülent ECEVİT, Necmettin ERBAKAN, Alpaslan TÜRKEŞ gibi dört farklı kutuptan insanın aynı masa etrafında buluşup birbirlerini asla incitmeden memleket meselelerini tartıştıkları aklınıza gelsin. Şimdiki siyasi liderlerden farklı görüşte olan hangi ikisine bunu yaptırabilirsiniz? Yoksa eller Mersin’e giderken, biz gene tersine mi gittik? Dünyaya medeni davranışlar dağıtılırken bizler neredeydik acaba?

O nedenle günümüzde gerek sosyal medya aracılığıyla gerekse de başka ortamlarda normalde hiç tanımadığınız insanlarla tartışacak ya da kavga edecek bir duruma geldiğinizde, kendinize hep şu soruyu sorun lütfen:

“SAHİ BİZ BU MUYUZ?"

DÜŞÜNEN SÖZLER:

Eskiden köleler hiç olmazsa ayaklarına geçirilen prangaların farkındalardı. Şimdikiler zincirlerini bile göremiyorlar. Z. LİVANELİ

El, ayağın çalışmasından memnun değilse sorumlu baştır. GAZALİ

Başkalarının bilgisi ile bilgin olsak bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz. Montaigne

Akıllı kişilerin en büyük talihsizliği, salakların abuk subukluklarıyla başa çıkmak zorunda olmalarıdır. Voltaire

Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Hâlbuki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal. LUMBEE KABİLESİ

Bir işi bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur atar. KONFÜÇYÜS

Bilgisiz bir kimse, savaş davuluna benzer, sesi çok içi boştur. SADİ