Yine şiddet.
Yine saldırı
Doktorlarımıza ve diğer sağlık personelimize yapılan saldırılar dinmek, durmak bilmiyor.
Durmadığı gibi de giderek artıyor bu tür saldırılar.
Böyle bir durumda insan sormadan edemiyor; a benim densiz yurttaşım; siz sağlık personeline saldırınca işiniz görülüyor mu?
Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?
Kaldı ki böyle bir darp eyleminde bulunma hakkını size kim veriyor?
Siz ne sanıyorsunuz kendinizi?
Bunun sonuçlarını bile bile bu haltı neden, niçin, niye işliyorsunuz?
Siz o insanların ne koşullarda, nasıl görev yaptığını biliyor musun?
… …
Kamuoyuna yansıyan son saldırı Okmeydanı Prof. Dr. Cemil
Taşcıoğlu Şehir Hastanesinde görevli doktorumuza yapılan saldırı…
Yüzü, gözü kanlar içinde kalan doktorumuz tedavi altına alınmış. Gözaltına alınan 2 şüpheliden 1’i tutuklanırken, diğeri adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış.
Olacak şey mi bu?
Hangi çağda yaşıyoruz!
* * *
Bakın size İzmir Menemen’de doktorluk yapan Sevgili Dostum Dr.Hüsrev Çetin’in (tarafımdan da seslendirilen) bir şiirini yayımlayım da; bir doktorun ne koşullarda görev yaptığının bilincine varın.
(Şu özel bilgiyi de vereyim. Dr. Hüsrev Çetin’in yakın zamanda tatsız bir kaza sonucu ayağı kırıldı ama O, o halde hâlâ görevinin başında.)
İşte o şiir.
SAĞLIK PERSONELİ OLMAK
Siz hiç, bir insanın içini gördünüz mü?
Canlıyken, kalbi atarken!
Damarlarında kanı dolaşırken!
Bir de, içinde bir dert aradınız mı?
Ben aradım!
Siz kanser olduğunu bir insanın,
Daha kendi bilmeden.
En yakını, en çok seveni duymadan!
Teşhisini koyup ağladınız mı?
Ben ağladım.
Siz hiç, kanayan yaraya el bastınız mı?
Bir şey bulaşır mı diye düşünmeden!
Açık yaraya dibinden baktınız mı?
Gözünüze sıçrayan kandan, hepatit kaptınız mı?
Ben kaptım,
Siz hiç, bir tümör gördünüz mü?
Dokuz yaşında bir çocuğun kafasının içinde,
Görünce anlayıp yakın olan ölümünü,
Ve bunu annesine nasıl söyleyeceğinizi düşündünüz mü?
Ben düşündüm.
Siz hiç, başınız sağ olsun dediniz mi?
Hastayı ne halde getirdiklerini unutup!
Kapıda umutla bekleyen kalabalığa.
Bir babaya, bir anaya, bir evlada!
Ben dedim.
Siz hiç, bir gece vakti, kalkıp sıcak yatağınızdan,
Polisle, jandarmayla uzun yol gidip,
Kör bir ışıkla vadiden indiniz mi?
Üstelik, bile bile az sonra görülecek manzarayı.
Ben indim.
Yetmez gibi gecenin sersemliği,
Ters dönmüş araçtan, cesetler çıkarıp,
Niye ölmüş diye soran savcıya
Bir sebep söylediniz mi hiç!
Ben söyledim.
Siz hiç, uyurken sabaha karşı,
Çalan bir telefonla uyanıp,
Ya yetişemezsem diye, gaza basıp,
Apar topar ameliyata girdiniz mi?
Ben girdim.
Siz hiç, bir akşam misafir ağırlarken,
Ya da güzel bir yemekteyken,
Belki de en sevdiğiniz dizi oynarken,
Koşa koşa hastaneye gittiniz mi;
Hiç tanımadığınız biri için?
Ben gittim.
Ben daha neler yaşadım,
İnsana, insanlığa, yaşama dair.
Ne gerekiyorsa yapınla başlayan,
Terk etmeler, vefasızlıklar gördünüz mü?.
Ben gördüm
Siz hiçbir salgında,
Bulaşmasın diye evine kaçarken herkes,
Ateşli, halsiz, deva bekleyen birini,
Yatırıp yanınıza, tedavi ettiniz mi?
Ben ettim,
Ve sırf bu yüzden,
Herkes korkarken hasta olmaktan,
Siz hasta oldunuz mu?
Bırakın hastalığı, siz hiç öldünüz mü?
Ben öldüm!
Artık, Kimse demesin bana!
Otur oturduğun yerde!
Bir de birlik olmuşsunuz,
Çok ses veriyorsunuz, susturamıyoruz böyle!
Ve sakın demeyin bana!
Senin sesin çok çıkıyor, bırak canları!
Benim iktidarım gidiyor burada!
Kapatılsın hemen, tabip odaları.
Ben seçmişim zaten yolumu, gerekirse ölürüm.
Benim derdim, kendim değil diyorum.
Her bir İnsan hayatı değerli; bilin istiyorum.
Hiçbir can, önlem alınmadığı için gitsin istemiyorum.
* * *
İşte böyle bir şeydir sağlık personeli olmak.
Şöyle bir duygudaşlık (empati) kurun.
Şefkatin ta kendisidir doktorun sana uzanan eli, sana bakan gözleri.
Gün boyu onlarca hastayla hasta olur.
Kolay şey midir gün boyu onlarca hastayla haşır neşir olmak.
Kendinizi koyun o sağlık personelinin yerine.
Kolay şey midir onlarca hasta soluğunu yutmak, onların hasta tenine dokunmak.
Yukarıdaki şiiri bir kez daha okuyun.
Hak vereceksiniz bana.