SABAH SABAH

Abone Ol

Sabahları sever misiniz bilmem, ama ben çok severim. Her sabah yeni bir başlangıç gibi gelir, yeniden doğmak gibi…Hangi mevsim olursa olsun sabahlar bir başkadır.

Kışın sisli, serin sabahında, odanın penceresini açıp kocaman bir nefesi içinize çekerken güzellikleri çekmiş gibi olursunuz, puslu ancak daha temiz…İşte bu anda içinizden ne geçerse dileyin, içinize çektiğiniz her nefesin size sağlık getireceğini düşünün, düşünün ki sağlık gelsin…Nefesi geri verirken, sizde biriken, geceden kalan ne varsa sizi üzen, düşündüren, uykusuz bırakan, içinizi acıtan, sizde birikmiş tüm tortuların dışarı çıktığını, havaya karıştığını ve havanın tüm bunları bir anda yok ettiğini düşünün.

Kar yağmış, bir sabah açıyorsunuz pencerenizi, her taraf bembeyaz, bütün çirkinlikler, kötülükler yok olmuş, beyaz bir örtü çekilmiş sanki üstlerine, sihirli örtüler gibi, kalkınca hepsi yok olmuş. Hep güzellikler, iyilikler, doğruluklar kalmış…Ne hissederdiniz? Ne yapmak isterdiniz, kutlamak mı yoksa bir boşlukta mı kendinizi? Eğer tüm iyi şeylerden yanaysanız tabii ki kutlamak, şölene çevirmek hayatı, tam tersi, kötülükten, çirkinlikten, haksızlıktan yana iseniz üzülür ve şimdi ne yapacağım diye boşlukta hissedersiniz kendinizi. Nefes bile alamazsınız boşlukta, asılı kalır kötü umutlarınız.

Uykusuz bırakan gerçeklikler her ne ise mutlaka düzeleceğini, siz düşündükçe daha artacağını unutmayın, nefesinizi dışarı verirken. Eğer sizi düşündüren, uykusuz bırakan olaylara siz neden olduysanız, kendinizi bile affedebilirsiniz. Her şey bununla başlar zaten. İki şey; affetmek ve özür dilemek.

Ütopik bir düşünce, herkesin önce kendinden, kendine “bile isteye” yaptığı yanlışlardan özür dilemesi ve kendini affetmesi... Daha sonra başkalarına yaptıysa onlardan özür dilediğini ve onların da affettiğini düşünün; ne güzel olurdu dünya, her türlü kötülükten yanlışlıktan arınmış olarak…

Buna ilk sevinen doğa olur herhâlde. Hiç bir suçu günahı olmadığı, insanlığa sürekli verdiği halde insanlığın onu yok etmek için elinden gelen her şeyi yaptığı ve bir sabah kalkıp tüm yetkililerin yanlış yapanların, ondan özür dilediği... Ancak bazı özürler vardır ki, geriye dönülmeyecek hatalar yaptığı için karşı taraf özrünü kabul etse bile geriye dönülüp hataların telafi edilmeyeceği…Doğaya yapılanlar gibi…

Bahar sabahları bir başka olur pencereyi açıp çimen ve çiçek kokusunu içinize çektiğinizi düşünün…Daha güneş doğmamış, ilk ışıklarını göndermiş, gökyüzünün koyu laciverti karanlığı yavaş yavaş maviye dönmeye başlamış…Hava yine biraz serin, az sonra güneş doğacak, ışıkları içimizi ısıtacak, yeşil ne varsa daha belirgin hale gelecek, yeşilin her tonunu görebileceğiz. Şimdi sadece koyu bir gölge gibi gördüğümüz belki de biraz ürktüğümüz tüm şekiller, biçimler ortaya çıkacak.

Önce doğa sonra evler sonra insanlar aydınlanacak…Bahar sabahları bir başka olur, her zaman her nerede bulunuyorsanız. En kalabalık bir metropolde veya sakin bir deniz kenarında, bir köyde, bulunduğunuz yerin kokusunu değiştirir bahar.

Bir umut dolar içinize, camınızı açıp sabah sabah baharı hissetmek, doğacak güneşi beklemek, derin derin nefes alıp güzel dileklerle güne başlamak, her koyu gölgenin güneşle gerçek biçimini rengini hissetmek farklıdır.

Yağmur kokusu ile uyanmak ise bir başka…Cama vuran damlalarla uyanıp pencereyi aralamak, yağmurun kokusunu, doğayla karışan güzelliğini hissetmek, içimize çekip güzel dileklerimizin yağmurla birlikte yeşersin diye bir tohum gibi toprağa karışmasını gözlemlemek, yeşermesini beklemek, başka sabahlarda, mucize gibi çiçeğin açışını gözlemlemek…

Hangi mevsim, hangi ay, hangi gün olursa olsun, sabahları pencereyi açıp derin nefesler almak doğanın uyanışını izlemek, önce kendimizden başlayarak, özür dileyip affetmek yeniden doğmak gibidir.

Ben bu sabah bir başka ülkede, başka bir sabaha açtım penceremi. Bulunduğum sokak geçmiş yüzyılda hissettirecek gibiydi, evlerin yapısı, mimarisi, kaldırımın taşları geçmiş yüzyılı içine çekmek çok güzel geldi bana. Aynı zamanda Helmut Kohl’un doğum yeri, Ren nehrinin kıyısında küçük sevimli bir şehirde sevgiyle uyanmak süperdi.

Umudun kapısıdır sabahlar, yola çıkmanın işe gitmenin, yeniliklerin başlangıcıdır, yeter ki umutla açalım pencereyi, herşeyin çok güzel olacağını düşünerek…

Almanya, speyr