Bu belirlenen miktarı ödeyen özürlü bir kişi orucunun bedelini ödemiş ve orucunu tutmuş olur. Ayrıca, oruç tutabilecek durumda iken aniden hastalanan ve sonra iyileşen vs gibi nedenlerle orucunu yiyenler, bunu sonradan iyileşince veya mazeretleri ortadan kalkınca tutarlar. Yani oruçlarını tutamayanlar Fidyesini verirler. Orucunu tutabilecek duruma gelenlere Fidye gerekmez. İşin en güzeli mümkünse orucun tutulmasıdır.
Bir de sebebe mebni orucunu tutmamış, sonra iade de etmemiş veya keffaret gerekmiş, onu da yerine getirmemiş olarak ölmüş olanlara vasiyeti üzerine veya vereselerinin himmeti, vefa borcu olarak varsa ölünün malından yoksa kendi imkanları ile ana-baba-evlat vs.nin ödenmemiş oruç borçlarını hesap ederek öderler. Keffaretleri için de bir keffaret 61+10 da yemin keffareti öderlerse ölenin oruç borcundan kurtulmasına sebep olurlar. Ayrıca onlara da ödeyenlere de sevap olur. Buna oruç ve yemin keffareti denir veya Iskat-ı Savm ve yemin denir. Bir de Iskat-ı Salat, namaz borcunun ödenmesi demektir ki, bu da oruca kıyasen yapılır. Burada namaz borçları düşmez, umulur der. Ancak verilen paralar sadaka olarak hem vereseye veya yapana, hem de ölünün amel defterine sevap olarak yazılır. Yani namaz borcu para ile düşmez, bunu bilmeliyiz.
Oruçla ilgili, yeminle ilgili ayetler ve hadisler vardı. Ama namaz borcu için böyle bir hüküm yoktur. Oruç da farz, namaz da farz. Öyle ise ona da keffaret verilirse umulur ki borcu ödenmiş olur, ümidi ile yapılan hayırlı bir işlemdir. Oruç senede bir, namaz günde beş vakittir. İkisi eşit bir ibadet değildi. Aradaki bu fark kıyasa engeldir, diye bazı alimler ihtilaf etmişlerdir. Gerçek odur ki, fidye ve keffaretle ödenebilen ibadet oruçtur, bu kesindir (Hanifilere göre). Ama namaz borçlarının Fidye ile ödenebileceği hususu kesin değildir. Namaz borcu düşmez. Ama verilen fidyeler sadaka olur.
AZİMET, RUHSAT VE ZARURET
İslam’ın bütün hükümleri bu üç esasa dayanır. Bir emir önce azimettir veya ruhsattır ve zarurettir, mazerettir.
AZİMET NEDİR?
Azimet, bir emirin, bir işin, bir görevin ve özellikle de bir yükümlülüğün, bir ibadetin emredildiği şekilde ve biçimde usulüne uygun olarak yapılmasıdır. Daha açık bir ifade ile tarafların üzerinde anlaştıkları sözleşme metnine harfiyyen uymalarıdır.
Dini anlamda ise; bir ibadetin nasıl emredildi ise onu öylece ifa etmek, yerine getirmektir. Örneğin, oruç ibadetini sahurdan-iftara kadar yemeden, içmeden, cinsel ilişkiden uzak, orucu bozucu durumlardan kaçınarak tutayan Azimet denir ve namazı farzlarına ve erkanına uygun olarak, emredildiği gibi günde 5 vakit mazeretler dışında bir ömür boyu tutmak Azimettir. 2-RUHSAT: Müsaade demektir. Ferahlık demektir. Mükellefin muhayyer olması tercih etme imkanı bulunmasıdır. Örneğin; yolcular istererse oruçlarını tutmayabilirler. Ama ayette tutarlarsa daha hayırlıdır diyor (Bakara 184. ayet). Yani yapmada tercih hakkı olmak anlamındadır. Emredilmeyen, ama yapıldığı zaman büyük sevap olan işler zorunlu olmadığı halde hayır yapmak nafile sünnetler, namaz kılmak vs gibi.
3-ZARURET: Özür veya başka bir sebeple ibadeti yapmamak ve ruhsatlı yapmak. Örneğin; Hastalık nedeni ile orucu tutamamak, sonra kaza etmek veya fidyesini vermek.
Namazı özürnedeni ile oturarak kılmak, yolculukta namazını 4 rekat, farzları 2 rekat kılmak hem ruhsat hem de zarurettir. Buna benzeyen tüm işleri bu üç kurala göre yapmak Cenab-ı Hakk’ın koyduğu ve R.SAV.in tarif ettiği hususlardır. Bir müslüman bu üç halden birisini durumuna göre uygular ve Azimet sevabı alır. Çünkü hasta olmasaydı ibadetini tam yapacaktı.
İslam bütün yükümlülüklere ait fetvalar bu üç esasa göre verilirler. Böylece farz olan Ramazan orucu ile ilgili bilgileri az ve öz olarak arzettikten sonra diğer oruçlara da kısaca değinelim:
2-VACİP ORUÇLAR
a-Nezir, Adak Orucu: Yükümlü olmadığı halde kendisini Allah’a verdiği sözle yükümlü kılmaktır. Allah için 3 gün oruç tutacağım demek, kurban keseceğim diye adak yapmak ve şu işim olursa -şarta bağlı- şunu yapacağım demek gibi vaadleri yerine getirmek vaciptir. Vacip, deme, yapılması bakımından farzın hemen altında yapılan ibadetler ve işlerdir. Terki günahtır, vebaldir ve sorumluluk doğurur. Bunun incelikleri ehline sorularak veya okuyarak öğrenilebilir.
3-NAFİLE ORUÇLAR
Farz ve vacibin dışında kalan, R.SAV.in sevap almak için tavsiye ettiği oruçlar, zikirler ve ibaretlerdir. Pazartesi-Perşembe oruçlar, nafile kılınan sünnet namazları, yani fazla mesai, kar amaçlı yapılan işler, eylemler ve ibadetlerdir. Ayrıca isteğe bağlı olduğu için çok makbuldür. Farz emirdir, olmazsa olmaz. Vacip de öyledir, ama nafileler iradeye bağlıdır. Kandillerde, üç aylarda yapılan ibadetler, oruçlar nafile namazlar, zekatın dışındaki yardımlar, sadakalar, umre ziyaretleri vs gibi durumlara nafile denir.
Böylece oruç ibadetinin özünü kısaca anlattık. Ramazan ayı 1-Oruç, 2-Kur’an, 3-Zekat, hayır ve hasenat, 4-İbadetin çoğaltılması ayıdır. Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Ona göre değerlendirilmelidir. Bu fırsatlar bir daha ele geçmeyebilir. Gelecek sene Ramazan’a erişeceğimiz belli değildir. Bunu önemle düşünmeliyiz.
-Bitti-