PARA KAZANMANIN YOLLARI “Para, para, para!” Napolyon

Abone Ol

Üreticiden başlar, toptancı, taşıma yapan, pazarlamacı, geçmişteki adıyla bakkal amcalar daha çok para kazanmak için çabalar durur. Çok kazananlar olduğu gibi önceden kazandıklarını kaybedenler de vardır. Onlar, unu eleyip eleği duvara asarlar.

Hangi pazarlama yöntemi kullanılırsa kullanılsın; tüketim istenilen şekilde artmaz. Tüketicinin alım gücü sınırlıdır. Gerek duyduğunda gereksinimlerini benzer ürünlerden seçim yaparak kullanır. Damak tadı, alışkanlıkları satın alacağı ürünleri belirler. Bazı tanıtım kampanyaları satışları hayal kırıklığına yol açabilir. Sonuçta ava giden avlanır.

Üretimi artırmanın yolu tüketimi artırmaktan geçtiğine göre reklamlar yetersiz kaldığında daha farklı yöntemler kullanılır. Binlerce örnekten birkaç tanesini sizlerle paylaşacağım:

Davul zurnayla halay çektiğimiz bir türkü vardı. Türkünün sözleri, melodisi kulağımıza hoş gelmişti. Araştırma gibi kötü bir alışkanlığımız olmadığı için gülüp eğlenip yorulana kadar halay çekip, onların deyimiyle kurtlarımızı döküyorduk. Dalıyla yaprağıyla barışı simgeleyen zeytin, birilerinin elinde ölümcül bir silaha dönüştü. Bizlerden önce yaşamış insanlara sağlıklı ürün veren zeytin, türkünün sözleriyle zehir diye bize tanıtıldı. “Zeytinyağlı yiyemem./ Basma fistan giyemem./Senin gibi cahile / Ben efendim diyemem.”

Elin gavuru fabrikalarında bizim için sağlıklı yağ üretmişti. İnadım inat diyenler zeytinyağından vazgeçmiyordu. Reklamların yetersiz kaldığı yerde zeytinyağını tanıtan türkü devreye girdi.

İnternette Cezayir işgalini konu alan yorumları okudum. Yayınlanan fotograflar iğrençti. İşgalciler, yerli halk için değerli olan her şeyi alıp götürdüler. Yer üstünde, yer altında ne varsa alıp götürdüler. Bitkileri inceleyen uzmanlar lavantayı buldu. Kokusu güzeldi. Bitki kültüre alındı. Daha sonra Fransa’ya taşındı. Yapılan çalışmalar sonucunda bahçelerde, parklarda yer alacak türleri geliştirildi. Lavanta yağının özelliklerini değiştirecek yeni türleri üretildi. Lavanta yağıyla elde edilen parfümler, kozmetik ürünler dolar milyarderlerinin beğenisine sunuldu. Kozmetik, gıda, deterjan sektöründe lavanta yerini aldı.

Gün geldi, lavanta, Bulgaristan’ın Kazanlık bölgesinde yaşayan Türkler tarafından üretilmeye başladı. 1970’li yıllardan sonra ülkemizde lavanta çeşitlerinden İntermedya üretilmeye başladı. Aynı yıllarda yeni bir türkü dillerde dolaşmaya başladı:  “Bir taş attım hanaya. /Düştü mapushanaya. / On beş kızı kandırdım./ Bir şişe lavantaya.”

Hangi reklam bu türkünün sözleri kadar etkili olabilir?

Korona, diğer adıyla Covid 19 bütün dünyayı tutsak aldı. İnsanlar çok ağır bedeller ödedi. Aynı günlerde çörekotu yağı bulunmaz oldu. Çörekotu üretimi arttı. Üretim, ilk yıllarda tüketimi karşılamıyordu. Korona salgınının etkisi geçince, üretilen çörekotu yağı satılamaz oldu. Salgının etkisiyle inanılmaz fiyatlarla satılan yağ, depolarda kaldı.

Bir çörekotu yağı üreten firma, para kazanma hırsıyla insanların dini inançlarını paraya dönüştürmek istedi; “Peygamberimiz, çörekotu hakkında şunları söyledi. Yararlarını böyle anlattı.” Yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış. Yalanı ortaya atanlar, günü geldiğinde susma hakkını kullandılar.

Başka örnekler duymak ister misiniz?  Yeşil mercimek üretimi artırıldı. Tüketim yetersizdi. Yurtdışına satış olmadı. Televizyon kanallarında yeşil mercimek döneri, salatası, cacığı nasıl yapılır diye uzmanlar çıkıp konuştular. Neler mi oldu? Kara şimşek olarak bilinen yeşil mercimek yemeğini yapmak isteyenler Kanada’dan getirilen mercimekten alıyor. Kanada, ülkemizden götürdüğü yeşil mercimek tohumlarıyla ürettiği ürünleri bütün dünyaya satıyor.

Fındık üretiminde dünya lideri olan ülkemizde bir zamanlar fındık reklamı yapılmıştı.

Nasrettin Hocanın deyimiyle bilenler bilmeyenlere anlatsın!

Lavanta üretimi ile yakından ilgilenen Arap Çataroğlu, Ziraat Yüksek Müh. Mine Parkkenar’la birlikte…