Kırda-bayırda, dağda-yaylada, şöyle bir bakıverdiğinizde gülümseyen papatyalar vardır hani, hepimizin bakıp da geçiverdiği o muhteşem kır çiçeği. Hani ortasındaki sarısı arıların bal tarlası, kenarlarındaki beyaz çiçekler de âşıkların “seviyor-sevmiyor”unda tek tek koparılıp yerlere atılan ya da sapları örülerek güzellere taç yapılan o dünyalar güzeli. Görür görmez gülümsetir, kabartır içimi şöyle gümbür gümbür çağlayan sel gibi.
Kaç yıldır bir papatya demeti almadım elime, kaç yıl oldu tek bir papatyayı bile koklamayalı, doğrusu bilmiyorum. O, bir kökten fışkıran onlarca minik sapın uçlarına yerleşmiş, ortasındaki sarı tüyleri çepeçevre saran beyaz çiçekleri sevip okşamayalı kaç yıl oldu acaba? Rahmetli anacığıma ya da gönüldaşıma bir buket papatya götürüp de koklarken yüzlerine yayılan mutluluğu izlemeyeli kaç yıl oldu?
Duydum ki, yeni bir Anayasa hazırlanıyormuş. Haydi, hazırlandı, üstelik de kabul edildi diyelim; bir papatyanın muhteşemliğine değer mi dostlar? Sevip okşayabilir misiniz Anayasa’yı, koklayabilir misiniz; mini bir buket yapıp da gönlünüzün köşkündekine götürebilir, başına taç örebilir misiniz? Ya da “seviyor-sevmiyor” diye maddelerini teker teker koparabilir misiniz, koparttırırlar mı? Koklayamazsınız bile, zaten kokmazlar.
Çiçekçiye gidip de “papatya tohumu var mı?” diye sorduğumda nedense bir garip baktı yüzüme. Kır-bayır papatya doluyken, neden para verip de alıp ekmek istediğime bir anlam veremedi herhalde. Herkes karanfiller, güller ekip dikerken benim içimden de papatya ekmek geldi işte. Ektim de, hem de herkese inat…
Şimdi alın terimle sulayacağım onu, kısa zamanda çimlenmesi için. Gün be gün büyümesini, filiz vermesini izleyeceğim. Sabırsızlıkla bekleyeceğim tomurcuklanmasını. Ve ilk papatyamın beyaz yapraklarını açıp Allah’ın yarattığı o muhteşem güzelliği bana, size, herkese sunmasını…
Sonrası mı; hele bir açsın papatyalarım; Anayasaydı, babayasaydı umurumda bile olmayacak. Hatta ulusunun değerleriyle kavgalı olanları bile takmayıp İslam’ın bu denli kin ve intikam duygusuna izin verip vermediğini bile düşünmeyeceğim. Diyojen gibi; “Ben almayayım, herkesin kendisinde kalsın o karanlık duygular, lütfen papatyalarıma leke bulaştırmayın da!” deyip uzaklaşacağım oralardan.
Papatya ektim dostlar, hem de en irisinden. Benim dünyamın önemli bir yerinde kokusuyla, güzelliğiyle hep onlar olacak. Beni sevip sevmediklerini merak edip yapraklarını koparmama da gerek yok; çünkü sevdiklerini bileceğim. Zaten koparmaya da kıyamam ki.
Papatya ektim dostlar, hem de en güzelinden. Ama onlardan bir demet yapmayı hiç düşünmüyorum. Çünkü öylesine sağlam, öylesine yapışmışlar ki köklerine bütünleşmişler adeta, çeksen de koparamazsın. Anayasa maddelerine hiç benzemiyorlar. Onlar gibi sürekli değiştirilen, yanlış yorumlanan, birbirinden ayrı, kopuk ve cinlik için yaratılmamışlar çünkü. Saflık, doğallık ve güzellik fışkırıyor her yanlarından.
Papatya ektim dostlar; hem de en saf ve en temizinden. Duydum ki, birileri de Anayasa’ya yeni maddeler ekleyip ülkesinin kurucusundan ülkesini niçin “demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devleti” yaptığı için intikam alma sevdalarına bir yenisini daha eklemekteymiş. Ne diyeyim, tercih meselesi. Ben, papatyamın çiçek açacağından adım gibi eminim ama ya onlar, onlar da emin midir acaba?
Papatya ektim dostlar, ektiğim için de çok mutluyum; darısı herkesin başına, o kadar…
DÜŞÜNEN SÖZLER:
•Akıl yasama organı olabilir. Ama yürütmeyi mutlaka yüreğe bırakmalısınız. Robin SHARMA
•Beni, anlayışlı biri anlayışlı, aptal olan ise aptal bulur. Bence ikisi de haklıdır. Halil CİBRAN
•İnsanlar kırmızı bir güle doğru koşarken çoğu zaman ayaklarının altında ezilen kır çiçeklerinden habersizdirler. ANONİM
•Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz. Hubert REEVES
•Bu dünya, hassas kalpler için bir cehennemdir. GOETHE
sunan bir elde, daima bir miktar gül kokusu kalır. ÇİN ATASÖZÜ
•Yaşamın bir yarısı sabır, diğer yarısı da şükürdür. Ama bir yarısı daha vardır ki, o da şükredilecek işleri yapmakla geçmelidir... MEVLÂNA
•Keyifler değildir, yaşamı değerli yapan; yaşamdır, keyif almayı değerli kılan. Bernard SHAW
•Yaşam geçmiş ile gelecek arasında açan bir çiçektir ama onu sadece şimdi koklayabilirsin.
•İnsanın değeri ne ile ölçülür; bilir misin? Aradığı şeyle! İnsan neyi ararsa ona lâyıktır. MEVLANA