Yaşadığımız büyük deprem olayı, büyük acı, büyük öfkenin yanında, bir büyük duyguyu, bir büyük umudu da yeşertti. Neredeyse ülkedeki pek çok umutsuz olayın arkasından halkın özveriyle yaptığı yardımlar, birlik ve dayanışma duygusunu, geleceğe dönük umutlarımızı yeşertti.
Deprem olayı ile bu duygu açığa çıktı. Ulusal kurtuluş savaşında yaşadığımız ruh hortladı desem abartmış olmam. Olayı derinden gözlemleyenler bunu çok rahat görebilir. Bu ne müthiş bir ruh, bu ne müthiş bir birlik ve dayanışma. Çevrene bakıyorsun, coşkuyla yüreğin kalkıyor ve biz buyuz işte diyorsun. Bunca acının içinde, gözlerin yaşarıyor halkın birliğine dayanışmasına, omuz omuza vermesine.
Yıllardır kötülük örgütleniyor. Siyasi çıkarlar için, şahsi çıkarlar için, kızınca halkı azarlayan politikacıları görüyoruz. Yıllarca halk mezhepler bazında, siyasi örgütler bazında ayrıştırılmak istendi. Oysa halk bunların hepsini bir kenara itmiş. İyiliği örgütlüyor, insanlığı örgütlüyor, uygarlığı örgütlüyor el ele, omuz omuza, gönül gönüle…
Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Laz, Çerkez yok… O parti, bu parti yok. Herkes bir yürek, büyük, küçük herkesin yüreği deprem bölgesinde atıyor. Enkaz altından çıkarılan her can, minik bir yavru, tüm ülkenin yüzünü güldürmeye yetiyor, onca acıya rağmen.
Benim adım olsun, benim partisel çıkarım, benim siyasi reklamım olsun diye çırpınanların sahada kaybettiklerini ibretle görüyoruz. Sen bencil çıkarcı gözü doymaz duygularınla baş başa kal, halkın derdi başka. Olay çok büyük, hiç bir gücün tek başına becereceği iş değil. Topyekûn güçleri organize etmek, seferber etmek gerekirdi, ne yazık ki o treni kaçırdık, geç kaldık. Kayıplarımız arttı. Depremin 9. günü umutlarımız tükendi.
Halk iyiliği örgütlüyor, kötülük, küfür, hakaret bu ülkenin kaderi olmayacak. Haluk Levent’in AHBAP Derneği devletin topladığı yardımın yarısını topluyor, açık şeffaf şekilde, bölgede halkın yardımına koşuyorsa, şapkamızı önümüze koyup düşünmek lazım. Kızılay’dan daha çok AHBAP Derneğinin adı geçiyorsa herkes düşünsün nedenlerini.
İri iri partiler, özellikle de iktidar partileri yüzlerce televizyonu ile reklam makinesi olarak, halkın beynini doldururken, sessiz sedasız yüreğini ortaya koyup, bir köşeden girip olanakları ölçüsünde enkaz kaldıran, halkın yardımına koşan örgütler var. Onların televizyonları da yok. Seslerini de duyuramıyorlar. Reklam da yapamıyorlar, fakat öyle bir dertleri de yok. Bir fazla insan kurtarmanın yüceliğine odaklanmışlar. Yürekleri onun için atıyor. İşte TKP (Türkiye Komünist Partisi), TİP (Türkiye İşçi Partisi)… Gençler tırnakları ile enkazı kazıyorlar. Yetmiyor depremzedelere, çalışanlara yiyecek bir şeyler yapıyorlar. Sayın Fatih Maçoğlu bizzat kendisi de katılıyor enkaz kaldırmaya, onlarca insanı kurtarıyorlar. Cinsiyeti, milliyeti, siyaseti bir yana, bir fazla çocuk kurtaran herkes değerlidir gönlümüz de.
Şu fotoğrafa bakın Türkiye Komünist Partili gençler çorba yapmış, enkaz kaldırmaktan yorulan, acıkan ülkücü genç onların pişirdiği sıcak çorbayı alıyor. Sonra “Yahu biz bunları terörist bilirdik, burada hep onların yemeğini yedik, yanılmışız” diyor. Ülkemiz insanının durumunu anlatan bundan daha güzel ne olabilir?
Teröre bulaşmayan her düşünce, kır çiçekleri gibi ülkenin dört bir yanında özgürce açtığı gün, demokrasiye kavuşuruz, uygarlığı yakalarız.
Özveriyle oluşan birlik ve dayanışma duygusu her kötülüğü yenip iyiliği örgütleyecek, her şeye rağmen iyilik kazanacak, insanlık, uygarlık kazanacak.