Bu sorunun cevabını Charles Cooley’in “Ayna Benlik Kuramı” ile birlikte verelim.
Sosyolog Charles Cooley, geçmiş yüzyılda insan ilişkilerini anlamak adına büyülü bir teori geliştirdi. Bu teorinin esası, insanların kendilerini başkalarının gözünden nasıl gördüğüne dair. Cooley’e göre kendimizi nasıl gördüğümüz, yalnızca kendi kişisel özelliklerimizi doğrudan algılamaktan değil, başkalarının bizi nasıl gördüğünü algılamamızdan da etkilenir.
Sosyal bir ortam içerisinde veya yalnızken aynaya baktığımızı düşünelim. Bu aynada öncelikle başkaları tarafından nasıl göründüğümüzü hayal ederiz. İkincisi, onların bizim hakkımızda nasıl değerlendirmeler yaptığını gözlemleriz.
Arkadaşlarımızın, ailemizin, hatta sosyal medyadaki takipçilerimizin görüşleri, ayna benliğimizin bir yansımasıdır. Bu görüşler, bizim kim olduğumuzun bir parçasıdır ve bizi etkiler. Farkında olmadan ne kadar çok insanın görüşlerini önemseriz, değil mi?
Kendimiz hakkında ne düşündüğümüzü gözden geçirme fırsatı bulduğumuzda, yani kendi benliğimizin aynasına baktığımızda bize yansıyan, fikir oluşturan, kendimize ait duyular geliştirmemizi sağlayan şey, çevremizdeki insanların bize yansıttığı görüntüdür. Yani bizler, başkalarının gözlerinden bakarak, kim olduğumuzu ve nasıl algılandığımızı anlamaya çalışırız.
Sonuç olarak, insan aynalar üzerinden sürekli olarak kendini gözetler ve bundan çeşitli sonuçlar elde eder. Ancak unutmamanız gereken önemli bir nokta vardır: Ayna benliğimiz, aslında tüm gerçeği yansıtmaz. “Güzel ya da çirkin kime denir?”, bir kişi evden çıkmadan önce aynaya baktığında güzel ya da çirkin olduğunu neye göre düşünmüştür? Bunun büyük bir kısmı kişide yaratılan güzellik algısıyla alakalıdır.
Her insanın görüşleri kişisel tercihleri, geçmişi ve gözlemleriyle şekillenir. Kendimizi nasıl gördüğümüzün ve başkalarının bize nasıl baktığının karmaşıklığını ortaya koyarken, bazı insanların bizim hakkımızdaki fikirlerini aynada baktığımız yüze işlememiz, kendimize yapacağımız haksızlıklardan biri olur. Tüm bu sebeplerden dolayı sevgili okurlar, gerçek özgünlüğünüzü bulmaya adım atmalısınız.
Bu teori, bizlere kendi iç dünyamıza dönerek gerçek kimliğimizi aramanın önemini hatırlatır. Unutmayalım ki, ayna sadece yüzeyi yansıtır, asıl hazine derinlerde saklıdır.
Sevgiyle kalın,