Çürümenin tam ortasındayız.
Komşu komşuya, mal araya girince, kardeş kardeşe yan bakar oldu.
Çalmanın tam ortasındayız.
Eline yetki geçen, oturduğu postun kıl sayısı kadar mal varlığı edinmenin peşinde koşuyor. Bizim oylarımızla, bize hizmet etmek üzere seçilenler önceliği kendi dar alanlarından başlamak üzere çemberi giderek genişleterek eş-dost-akrabaya yer açıyor. Hem de bir değil beş yerden, yedi yerden maaş bağlatarak. Yüzlerce daire, kat, mal-mülk edinenlere nereden buldun sorusu yöneltilmiyor.
Kapatmanın tam ortasındayız.
Yine yetki asasını sallayanlar nerede bir arsa, tarla, bahçe görüyor oraya çadır değil demir veya beton direkler dikiyor, üstüne de ‘telden içeri geçeni yaşatmam’ yazarak sınırı çekiyor. Kapatıyor, öyle bir kapatıyor ki geçebilene aşk olsun.
Çöreklenmenin tam ortasındayız.
Çöken çöktüğü yere çörekleniyor, bir yılan gibi tıslıyor çöktüğü yere yaklaşana. Bir üstündeki çöken kendindense gözlerini yumuyor, çökülenin bağı bahçesi, zeytinliği, incirliği elinden alınmış umurunda bile değil. Evine, arsasına, tarlasına, bağına çökülen atadan, dededen kalma kalıtını nasıl geri alacağını bilemiyor. Adalet çöktü.
Etik dışı davranışların tam ortasındayız.
Etik (ahlak) yirmi iki yıllık tatilde; yükselen basamak olarak kullandığı zavallıların sırtında yükseldikçe büyüdüğünü sanıyor, devir böyle gider diye hesaplıyor. Kibrinden yanına yaklaşılmıyor. Kimi trafikte bir yayaya veya araca çarpıp ölümlü kazalara neden oluyor, ölmüş-kalmış umursamadan kaçıyor. Yakınları, en yakınları bir yerlere danışarak, güvence alarak vuranı kaçırıyor. Aydın, şair, yazar, yayıncı duyarlılığının adına karalar sürüyor bir yazar.
Uçmanın tam ortasındayız.
“Yalandan kim ölmüş” söylemini doğrularcasına üst üste, birbirinden büyük yalanlarla göz kamaştırıyor bazı siyasetçiler. Akla zarar söylemler dolaşıyor ağızlarda, ekonomi uçuyor inanılırsa. Oysa değeri paranın ayaklar altında. Pazarda tezgâha uzanamıyor eller. Uçuyormuşuz!
Teslimiyetin tam ortasındayız.
Son yirmi iki yıldır ülkedeki tüm sanayi kuruluşları, limanlar, havayolları, yaylalar, maden arama bahanesiyle yerli ve yabancı ortaklıklara dağlarımızı altın bir tepside sunmak emperyalizme tam bağımlılığı getirdi. Parlamenter sistemin bir tuhaf başkanlık sistemine dönüşmesiyle gidiş hızlandı. Ülkeye verilen zararın maddi değeri ölçülemeyecek oranda yüksek olmasıyla birlikte ülke toprağı, sularımız ve insanlarımız hatta sınır ötesi coğrafya zehirlendi. Durumun ciddiyeti herkesin gözleri önüne serildi. Önlem? Henüz dişe dokunur bir önlem göremiyoruz. Birkaç sorumlu bulup haklarında yasal işlem başlatmak çözüm değil. Ülke topraklarının talanına son vermek esas alınmalıdır.,
Suçluluğun tam ortasındayız
Çocuklarımızı taciz ve tecavüzden, koruyamamaktan utanç duymalıyız. Kadın ve çocuk cinayetlerini önleyemediğimiz için suçlanmalıyız. Doğamızın tahrip edilmesini, maden uğruna yağmalanmasını önleyemediğimiz için utanç duymalıyız. Her sabaha nasıl bir sorunla karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Fabrikalarımızın, yaylalarımızın yok yere satılmasına sesimiz çıkmıyor, zeytinliklerimiz sökülüyor sesimiz çıkmıyor. Nasıl bir duyarsızlık düğümüne kilitlenmişiz anlaşılır gibi değil.
Hukuksuzluğun tam ortasındayız
Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atamaları tam gaz sürüyor, yenilerinin geleceğine ilişkin söylentiler, köşe yazıları aldı başını gidiyor. Hukuk tanımazlık son aşamada. Daha ileri ne olabilir diye kalkıyoruz her sabaha.
Savaşın tam ortasındayız
Karadeniz’in üstü yangın; Akdeniz savaş gemileriyle, füzelerle, nükleer silahlarla güneşin altında parıl parıl, Ortadoğu kan gölü, soykırım tüm hızıyla sürüyor, Batı seyrediyor ve çoğu kez alkışlıyor. Batı’nın namuslu insanları savaşı ve Siyonizmi kınıyor, büyük meydan toplantıları düzenliyor. Kuru yük gemileri yangın yerine silah, mühimmat ve malzeme sevkiyatıyla dolu, limanlarda sendikalı işçiler öğrenciler ve vicdanı henüz donmamışlar bu gemileri durdurmaya çalışıyor.
Saymakla ve yazmakla bitmiyor; açlığın, cehaletin, sorumsuzluğun, eğitimsizliğin ve en önemlisi bu ülkeyi sevmemenin, sevenleri kırk katır-kırk satır yöntemleriyle cezalandırmanın tam ortasındayız.