Ferit Kesen.
Gazetemiz Yeni Alanya’nın Genel Yayın Müdürü
Dünyalar iyisi bir can. Adam gibi adam, dost gibi dost.
Özüyle, sözüyle tam bir beyefendi.
Aynı zamanda da yazılarımın sansürcüsü; kalemimin / klavyemin freni. …
E kolay değil, sorumluluğu ağır bir koltukta oturuyor.
Titizliği, kılı kırk yarmayı gerektiriyor oturduğu koltuk.
Kolay bir iş değildir genel yayın müdürlüğü.
Hele de o gazetenin benim gibi bir yazarı varsa…
Zaman zaman “Abi biraz da ‘laylay lom’ yazılar yazsan” der; o zaman anlarım ki, yazılarımı sansürlemekten yorulmuştur garip.
“Olur, yazarım…” derim ama elim varmaz.
Neyse, bugün elim vardı; tam Ferit Müdürümün istediği türden bir laylay lom yazısı yazdım.
* * *
Aşağıdaki yazı, insanoğlunun dünyaya geldiği tarihten, dünyaya veda ettiği tarihe kadar geçen süre içinde neleri ne kadar yaptığının rakamlaştırılmış hali.
??!!...
(Ben de Ferit Müdürümün istediği türden bir laylay lom yazısı bulmak için çırpınırken öğrendim.)
Hiç bilmez idim;
* Tüm ömrümüz süresince 130 bin km yol yürürmüşüz.
* Tüm ömrümüz süresince, 90 milyon kelime konuşurmuşuz.
* Ömrümüzün 18 yılı ayakta geçermiş.
* 2 yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük salgılarmışız. (Bu salgı miktarı bana biraz fazla gibi geldi)
* 25 bin beygir gücü, enerji harcarmışız.
* 300 ton ağırlık kaldırırmışız.
* 105 gün suda kalırmışız.
* 26 yıl uyurmuşuz.
* Ömrümüzün ortalama 2 yılını telefonla konuşarak geçirirmişiz. (Bu süre de bana biraz az gibi geldi. Sanırım bu istatistik cep telefonlarının keşfinden önce yapılmış…Eğer öyle ise benim torunlar kotayı bu yaşlarında doldurmuş durumdalar!)
* Bir insanda, 7 kalıp sabun yapacak kadar yağ bulunurmuş.
* Orta boy çivi yapacak kadar demire sahipmiş vücudumuz.
* Vücudumuzda, bir kahve fincanını dolduracak kadar şeker bulunurmuş
* Küçük bir tavuk kümesini badanalayacak kadar kireç varmış bedenimizde.
* 2000 kibrit yapacak kadar fosfor bulunurmuş.
* Ufak bir topun atımı için gerekli baruta yetecek potasyum olurmuş bedenimizde.
* Ortalama 70 yıl yaşarmışız.
Bu sürenin yarısı gece yaşanır; bu süreçte doğal olarak uykuda geçermiş.
Uyuduğumuz bu süre düşünce, kalan 35 yıllık sürenin 5 yılı çocukluk süresiymiş ve bilim insanları bu süreyi, (niyeyse) anlaşılmaz, karmaşık bir süre olarak nitelerlermiş.
Yine bu sürenin bir diğer 5 yılı da yaşlılık süresiymiş. Bu süreden yani yaşamın bu kısmından da fazla bir şey anlaşılmazmış. (Sanırım ‘yorumu gerektiren bir durum olmaz’ denmek isteniyor.)
* Geriye kalan 25 yılın; 15 yılı da çalışarak geçirdiğimiz bir süreymiş.
Ne kaldı geriye?
10 yıl…
Tuvalet, banyo gibi gereksinimlerimiz de 5 yıl tutarmış.
Ne kaldı geriye?
5 yıl.
Su gibi akıp giden kalan bu 5 yıl içerisinde de ne yaşar ne de yaşamazmışız.
??!!...
Bitti.
Özel not.
Sayın Genel Yayın Müdürüm, ‘düşünce ve eylem olarak insan ömrünün 5 yılını alan o malum konuyu’ da siz yorulmayın diye ben sansürleyip, yazıdan çıkardım. İ.H