ÖLDÜR VE YE

Abone Ol

Ben 76 yaşındayım, şöyle dünyanın düzenini düşününce her şeyin yeme ve içme üzerine kurulu bir düzende olduğunu görülüyorum. Bu tümceyi biraz açalım:

Bir canlının ölümü, diğer canlının yaşamının kaynağıdır. Her canlı gücünün yettiği diğer bir canlıyı öldürüp yemeye odaklanmış bir canlıdır.

Hayvanların bazıları bize dost gibi, bazıları da iğrenç gelse de işin gerçeği başkadır. Doğal ortamda her canlı birbirinin ya avı, ya da avcısıdır. Gücü, gücü yetene helaldir. Sözü buradan geliyor. Bütün canlılar yaşamlarını sürdürmek için birbirlerini acımasızca parçalayıp yerler.

Her canlı kendi özellikleri ile yaşamlarını sürdürür.

Tüm canlılar, yaşamak için tek bir hedefe programlanmıştır. Öldürür ve yer: Bir kişi ben et yemeyen bir adamım. Ben canlıya kıyamam. Canlı öldürüp yiyen birisi değilim dediği zaman: Bu adam ne yediğinin farkında değildir. Et yemesin de sebze yesin. Sebze canlı değil mi? En basitinden ekmeği ele alalım. Buğday taneleri canlı değil mi? Canlı, ek bakalım nasıl bitiyor! Hatta buğday tanelerini tek, tek öldürmüyoruz! Çok oldukları için kıyım makinelerine gönderip değirmenlere toplu imha ediyoruz. Nohut, mercimek, mısır, hep aynı canlı, canlı olandan sonra ha et yemişsin ha ot ne fark eder ki.

Bu böyle mi? Evet böyle. Olayın bu boyutunu hiç böyle düşünmemiştim derseniz, işte böyle.

Alttaki iki görselde yedikleri canlının ölmesini beklemeye sabırları olmayan yırtıcılar… Canlı, canlı yiyorlar.

Bir öğün atlattığımızda gözümüz pörtlüyor. Onun için bu atasözünü söylemişler.

“Can boğazdan gelir”

Atasözünü biraz açalım. Yaşamak için yiyeceksin yemezsen ölürsün! Bir şeyi de öldürmeden yiyemezsin ki? Öldür, öldür ye!

Karada, havada, denizin içinde ve toprağın altında bu acımasız kavga devam ediyor.

Bir çıta bir ceylanı yakalayınca, kara gözlü yavrun var mı? Diye soruyor mu? Kedi fareyi yerken kaç yavrusu var diye düşünüyor mu? Alıcı kuş havada bir güvercini tuttuğun da yuvada yavrun vardır seni bırakıyım da git diyor mu?

Her canlı anasından doğar doğmaz anasının memesine saldırır.

Uzayda asılı bir fanus içindeyiz, bir yere kaçacak göçecek yerimiz yok. Tazıya tut, tavşana kaç örneği içinde tüm canlılar yaşamları sürdürme çabasıyla günlerini geçirmektedirler. İçinde bulunduğumuz bu dünya böyle bir şey!

Öldüğümüz de bizi yemek için bekleyen 10. 000 mikro organizmayı üzerimizde taşıyoruz. Canlıyken yediklerinin hesabını öldükten sonra ödüyoruz.

Saygılarımla.