OKUMAK- YAZMAK
Tüyap Kitap Fuarında stantları dolaşırken ilgimi çeken kitabı satın alıyordum. Bayan yazarların kurdukları derneğin yayınladıkları kitapları gördüm. Bir kitap satın aldım. On liraya aldığım kitabın yanında dokuz lira değerinde bir kitabı hediye olarak verdiler. Kazançlı görünen alışverişin aslı gerçekten üzücüydü. Para üstü olarak verecekleri kırk lirayı beş altı bayan zar zor denkleştirebildiler.
Kendilerinin yazıp baskısını yaptıkları kitaplar, okuyucuya ulaşmıyordu. Kitap baskıları bin adedin altına düşmüş. Bazı yayınevleri popüler kitapları piyasaya sunuyor. Kitapların üzerindeki baskı sayıları bana göre gerçek rakamlar değil.
Nüfusumuz artıyor. Okullarımızın, üniversitelerimizin sayısı artıyor. Öğrencilerimizin sayısı daha fazla artıyor. Sadece öğrencilerimizin sayısı bazı Avrupa ülkelerinin toplam nüfusundan daha fazlaymış.
Kitap satışları hızla düşüyor.
Sadece kitap satışları düşmüyor. Satın alınan kitapların büyük bir kısmı okunmuyor. Onlarca yıldır kapağı açılıp okunmamış kitapların sayısı az değil. Sadece okuyucuların çabalarıyla ayakta duran kaç gazete var? Ülke genelinde yayın yapan, günlük satışı bin tanenin altında olan bir gazete kimlerin sayesinde ayakta durabiliyor? Yerel basın bitme noktasına gelmiş. Bir taraftan maddi sıkıntılar; diğer taraftan yayınlanan haberlerin arkasından kopan fırtınalar…
Haftalık aylık, iki aylık yayın yapan gazeteler dergiler üç beş gönüllünün çabasıyla yayınlarını sürdürüyorlar.
İlk akla gelen internetin yaygınlaşması sonucunda okuyucuların yön değiştirmesidir. Oysa dünyanın her ülkesinde internet var. Ne hikmetse onlarda okuyucular eski alışkanlıklarını sürdürüyor.
Bilgisayarını açıp internette sörf yaparken oyun oynayan; yorulduğunda bilmem kaç bin liraya satın aldığı cep telefonuyla yoluna devam edenlerin normal davranışlarıdır. Aile büyüklerinin eli ayağı bağlanmış. Küçük çocukları çaresiz kalmadıkça oyunun başından kalkıp tuvalete gitmiyormuş. Uzmanlar çözüm bulmaya çalışıyor.
Okuyan, araştıran insanların yerini sadece doğru söylediklerini kabul ettiklerini dinleyen; onlardan duydukları ile yetinenler var. Sonuçta kendisi gibi konuşanları dost; dışarıda kalanları düşman kabul etmek normal bir davranış biçimidir.
El işçiliğine dayanan bakırcılık semercilik gibi meslekler yok olma noktasına gelmiş. Ustaların çabalarıyla ayakta durmaya çalışıyor. Aslına bakarsan kaybolan meslekler arasına gazetecilik, yazarlık, yayıncılık gibi meslekleri de eklemek gerekir.
Ümitlerimiz tükenmesin. Gün gelir ırmaklar tersinden akmaya başlar.