OKULLAR AÇILIRKEN

Abone Ol

Sevinçle karşılamamız, çocuklarımızın, torunlarımızın neşe içinde okula koşacağı gün hayaliyle donanmamız gerekirken, kafamızda bin bir düşünceyle ve baş edemeyeceğimiz kadar fazla yığılmış sorunlarla bir öğretim yılına daha başlıyoruz. Geçen yıl okullar açılırken ‘Siyah Önlük Beyaz Yaka’ başlıklı yazımda konu ettiğim sorunlar çözülmediği gibi ağırlaşarak devam ediyor.

     Bu sorunlar neydi?

     Esas olarak geçim sıkıntısını kaleme almış, çocuk yaştaki öğrencilerimizin beslenmesini, ailelerin çocuklarının beslenme çantasına fazla bir şey koyamadıklarını, yoksulluk göstergesi sayılabilecek küçük beslenme çantalarıyla okula göndermek zorunda kaldıklarını, buna karşılık nüfusun yüzde ikilik diliminin çocuklarının aşırı beslenme sonucu obezite sorunu ile karşı karşıya kaldığını konu etmiştim. Keşke sorunlar bu kadarla sınırlı kalsaymış diyorum bir yıl sonra. Böyle diyorum çünkü Siyasal İslamcı iktidarımız yanına yedeklediği ırkçı ve kadını görmezden gelen yaklaşımlarını her fırsatta gündemden düşürmeyen odaklarla birlikte tam bir gerici iktidar yaratma hünerini en açık ifadeyle başardı.

     Okullar mı açılıyor, Pandora’nın (giderek gericileşen eğitim) Kutusu mu açılıyor yarın (11 Eylül Pazartesi 2023) göreceğiz.

     Pandora’nın (eğitim) Kutusu’nda neler olduğunu görmek için kahin/bilici olmaya gerek yok. Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olur demiş ya atalarımız. Kutunun içinde gizli bir şey kalmadı! Sorun en açık, en çıplak haliyle basında yazıldı, çizildi. Duyarlı aydınlarımız, üniversitelerde görevli özgür düşünen profesörlerimiz, kıdemli eğitimcilerimiz, eğitim dalında ruhbilimcilerimiz en ince ayrıntıya kadar yazdılar. Bunca kafa patlatmanın bir işe yaradığını söylemek ne yazık ki olası değil!

     Sorunlar yumağı büyüdükçe büyüdü, çığ düşmesine ramak kaldı.

     Sıralayalım:

a)       Beslenme çantaları hâlâ yoksulluk dolu

b)      Okullarımızda büyüme çağındaki çocuklarımıza bir şişe süt hâlâ verilememesi

c)       Asgari ücretli ailelerimizin çocuklarının kırtasiye gereksinimleri karşılanamamış durumda

d)      Hiç değilse bir öğün (öğle yemeği) verilmesi gündeme bile alınmamış, bazı belediyelerin çabaları dışında (hatta bu çabalar bile engellenmişti geçtiğimiz dönemde)

e)      Dini danışman adı altında İmamın okula sokulması

f)        Karma (kız/erkek çocuk birlikte) eğitimden dönülme çağrıları

g)       Ve en gerici uygulama olarak ortaokul birinci sınıftan başlamak üzere yoğun Arapça dersleri okutulmaya başlanması

h)      Yoğun Arapça derslere koşut Fizik, Kimya, Matematik derslerinin ve kademeli olarak Almanca dil dersinin azaltılması

     Okul zili bu sorunlarla çalacak.

     Veli-Der ve Eğitim-Sen eğitimin sıkıntılarını tüm ayrıntılarıyla ele aldı ve bilimsel, laik, çağdaş eğitimden ödün verilemeyeceğini duyurdu. Bu amaçla bir de açık hava toplantısı düzenleniyor. En geniş katılımı sağlayalım.

     Çocuklarımızın, özellikle kız çocuklarımızın, torunlarımızın Taliban karanlığına sürüklenmemesi için birer yurttaş olarak yakınlık duyduğumuz siyasal partileri, sendikaları ve meslek örgütlerini harekete geçirip laik eğitimden yana tavır koymak her birimizin görevidir. Bu gidişi durdurmak anne-baba olarak, veli olarak, yurttaş olarak elimizdedir.

     Dur diyelim.