MUTLULUK NEREDE?

Abone Ol

Önce, şu sorunun yanıtını bulalım: Sahi mutluluk nedir?

Uzmanlar buna yanıt olarak “Elindekilerle yetinme ve onları değerlendirme sanatıdır” diyor. Gerçekten de evinde kullandığı suyu mahalle çeşmesinden getiren, gaz lambasında aydınlanıp sobada ısınmaya çalışan, fırın, çamaşır-bulaşık-vb. makineleri olmadan ahşap evde yaşayan ninemiz mutlu iken, biz neden kendimizi mutsuz ve stres içinde hissediyoruz?

Bir başka soru da şu olsa gerek: “Mutluluk bireysel midir, yoksa toplumsal mı? Yani, kişi kendi kendiyle mutlu olabilir mi, yoksa bizim mutluluğumuz çevremizdekilerin kendini nasıl hissettiklerine mi bağlı? Kısacası, mutluluk konusunda herkes yalnızca kendisinden mi sorumludur, yoksa bulaşıcı mıdır?”

Olayı biraz daha genelleyip dünya ülkelerinin mutluluk durumlarına ve sıralamasına göz attığımızda ise pek de iç açıcı bir durumda olmadığımız ortaya çıkar. Birleşmiş Milletler tarafından 2018 yılında kişi başına düşen gayri safi milli hâsıla, ortalama yaşam süresi, sosyal yardım, özgürlük, güven ve refah gibi altı maddenin puanlamasına göre hazırlanan dünyanın en mutlu ülkeleri listesinde 74. sırada yer almamız, ülkemizin bu alanda sınıfta kaldığının göstergesi olsa gerek. 156 ülke içinde ilk sırada olan Finlandiya’yı Norveç, Danimarka, İzlanda ve İsviçre takip ediyor.

Buradan da anlaşılacağı gibi mutluluk kendimizi nasıl hissettiğimize yani bireysel özellikler kadar toplumsal değerlere de bağlı. Öyle zamanlar oluyor ki, biz ne kadar kendimizi pozitif hissetmeye odaklasak da, çevresel faktörler bize bunu çok görüyor. O zaman devletin temel görevlerinden biri daha ortaya çıkıyor ki, o da halkının kendisini mutlu hissetmesi için gereken ortamı hazırlamak. Bize düşen görev ise elimizdekilerin değerini bilip bunları değerlendirebilmek ve daha fazlasına sahip olmak için streslere gömülmeden bunlarla mutlu olmayı becerebilmek. Peki, bu söylediğimi yapabilmek yeteneği bizde var mı? Elbette var.

Çoğu zaman olduğu gibi, kısa bir öyküyle bağlayayım sözü. Ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.

“İnsanoğlu bu ya, sahip olduklarının değerini bilmeyen, yaşama sevincini kaybetmiş, mutsuz ve karamsar bir yapıya sahipmiş. Ayrıca da her şeye tepkili, stres içinde, bıkkın ve şikâyetçiymiş. Bu durumu fark eden melekler, insanları içinde yaşadığı mutsuzluktan kurtarmak ve mutluluğun değerini anlamalarını sağlamak için ne yapabileceklerini tartışmaya başlamışlar.

Sonunda içlerinden biri şöyle bir teklif yapmış:

-“Mutluluğu saklayalım; hem de öyle bir yere saklayalım ki,  aramakla bulamasınlar. Böylece de sahip olduklarının değerini anlarlar.”

Teklif tüm melekler tarafından uygun görülmüş ama bu kez de mutluluğu nereye saklayacaklarını konusunda uzun ve hararetli bir tartışma çıkmış. Kimisi Ağrı Dağı’nın tepesine derken, bir diğeri okyanusun en derin yerini uygun görüyormuş. Hatta hatta Büyük Sahra çölündeki kum tepelerinin altını, kibrit kutusunu ya da bir köy mezarlığındaki isimsiz bir mezarın içini bile önerenler olmuş ama bir türlü ortak bir karara varamamışlar.

Sonunda meleklerden biri şu öneriyi getirmiş:

-“En iyisi, mutluluğu insanların kendi içine saklayalım. Onların gözü başkalarının sahip olduklarında olduğu için, kendi içlerinde aramak kimsenin aklına gelmez.”

Tüm melekler tarafından alkışlarla onaylanan bu teklif hemen uygulanmış ve mutluluğu insanların kendi içine saklamışlar.”

İşte bu nedenledir mutsuzluğumuz; ve yine bu nedenledir yaşamı iliklerimize kadar zevk alınan bir sürece dönüştürmek elimizde iken, başkalarının sahip olduklarını kıskanıp mutsuz olmakla ömür tüketmemiz.  Ve kendi içimize bakmayı bir türlü akıl edemeyişimizdendir bugün yaşadıklarımız.

Uzaklarda aramamıza ya da yeniden icat etmemize gerek yok; içimizde saklananı bulup çıkaralım yeter…

Ne mutlu bunu becerebilenlere..!

DÜŞÜNEN SÖZLER:

· Bir mutluluk kapısı kapandığında diğeri açılır. Ancak biz kapanan kapıya o kadar uzun bakarız ki, bizim için açılmış bulunan yeni kapıyı görmeyiz. Helen Keller

· Mutlu olduğumuz için gülmüyoruz; güldüğümüz için mutluyuz.  William James

· Hırs ile mutluluk, birbirlerini hiç görmezler. Benjamin Franklin

· Her insan mutlu olamaz. Çünkü gereğinden fazla özler dünü, hak ettiğinden fazla düşünür yarını. Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü. TOLSTOY

· Birçok insan mutluluğu, burnunun üstünde unuttuğu gözlük gibi etrafta arar. Nietzsche

· Mutluluk kırıntılarını toplarsanız, sizin için tam bir somun olacaktır. Hatem Bayhan

· Mutlu olmak için yardım bekleme. Seni mutlu etmek kimsenin görevi değildir; sen hariç... ANONİM