İki AKP’linin yediği ıstakoz dillere destan oldu. Birisi milletimizin vekili Avrupa’nın en seçkin eğlence merkezlerden Ünlü Monaco Yat Kulübü’nde pahalı bir ıstakoz yemeği yemiş, diğeri ise belediyeci Hint Okyanusu’ndaki turizm cenneti Maldivlere gitmiş pahalı otellerde yemiş, içmiş, eğlenmişler. Sonra da yedikleri ıstakozları İnstagram hesaplarından paylaşarak işte biz böyle yaşıyoruz demek istemişler.
Hepsi bu haberin, fakat Türkiye ıstakoza kilitlendi. Yetmez ıstakoz yüzünden AKP karıştı. Güya AKP üst düzeyleri halkla “Aynı yollarda yürüyüp, aynı şarkıyı söylüyormuş da, aynı yağmurda ıslanıyorlarmış da” ıstakozcu AKP’liler “halktan uzaklaşmış, halkla arasına mesafe koymuş”… Bunu ben demiyorum, halkla can ciğer AKP’liler, sonradan görme AKP’lilere ders veriyor. Haliyle biz de bunları duyunca bu kadirşinaslık, alçakgönüllülük karşısında gözlerimiz yaşardı. Olan bizim bir paket kağıt mendile oldu, duygulandık!
Kişi cebinden yiyor, içiyor, tatil yapıyorsa kimi ne ilgilendirir? Kimse kimsenin cebinin kâhyası değil. Fakat işin rengi farklı. Bunu yapan kişiler sıradan kişiler değil. 22 yıldır bu ülkenin kaderinde rol oynuyorlar. 22 yıldır miri malını kontrol ediyorlar. Yönetim mevkiindeler. Halk her geçen gün fakirleşirken, onlar her geçen gün zenginleştiler. Aklı olan her insan şu soruyu soruyor: “Bu değirmenin suyu nereden geliyor?”
Bir atasözü der ki; ”İnsanın düşmanı karnıdır” ve Hukema’nın bir sözü ise; “Nice yemekler vardır ki, yiyeni yemiştir”. Sonrasında da diğer bir atasözü konuyu tamamlar; “Yiyenler susar, yemeyenler konuşur”. Olay tam da budur.
Ülkenin yurtiçinden ve yurtdışından görünümü nedir? ; “Türkiye’de kriz var, giderek derinleşiyor”. Bunun tek nedeni elbette ki ıstakoz değil.
Biraz da saraya ve saraydaki yaşam biçimine bakmak lazım. 1150 odalı saraylar yetmiyor. Diğer mevsime göre saraylar. Lüks tüketimler, bunu kimse soramıyor. Sorunca da yanıt çok net: “İtibardan taviz verilmez”…
Daha önceden de bildiğimiz, bir de sarayın menüsü var, asıl miri malını öğüten değirmen burası. Beslenme uzmanlarının belirttiğine göre; Özellikle ejder meyveli smoothie, chia tohumu eşliğinde yenildiğinde: “bağışıklık sistemini güçlendirirken, kan dolaşımını ve sindirim sistemini düzenlemek te önemlidir... Kas sisteminin ve kemik dokusunun güçlenmesinde etkisi ve insan ruhunu ve libidoyu beslemekle birlikte en önemli etkisi cinsel gücü artırması yanında, tüketildiğinde huzur, rahatlık, gevşeme, hoşluk verir...” diyorlar.
İş bununla da bitmiyor. Lüks arabaları içinde “Pudra şekeri koklayanlar” var ki deme gitsin. Yine bu iktidarın yarattığı zenginlerden birisi ne demişti? Bir anma töreninde bırakılan karanfiller için; “Baktım fakirler ucuz karanfil bırakıyor, biz pahalı gül alalım, gül bırakalım” demişti. Haksız değil; “Az veren candan, çok veren maldan” veriyor elbette.
Sorsanız bu sonradan görmelere, “Ülkede kriz filan yok. Yoksulluk doğuştan alına yazılmış yazgı…Tok acın halinden bilmezmiş”
Monaco’dan ve Maldivler’den bakınca insanın ıstakoz yiyesi geliyor olabilir. Ya ülkemizde dar gelirli yoksulların penceresinden bakarsak, yani bir annenin okula giden çocuğuna koyamadığı beslenme çantasından, kahrından o annenin içine damlayan göz yaşlarından, evladına 20 lira harçlık veremeyen babanın, çocuğuna karşı ezikliğinden bakınca, içine kan damlamıyorsa ve anlayamıyorsan durum vahim demektir.