Günümüz dünyasında, her şey hızla değişiyor.
Teknoloji, iş hayatı, aşklar, eğlence şekilleri, ilişkiler…
Hayatımız kolaylaşıyor sanırken, karmaşık yaşamda bir şekilde kendimizi bulmak daha da zorlaşıyor.
Eskiden bir insanın kim olduğu; eğitimi, mesleği, ailesi, arkadaşları, yaşadığı yer gibi somut şeylerle tanımlanırdı.
Şimdi öyle mi?
Şimdi ise sosyal medya profillerimiz, takipçi sayılarımız, bindiğimiz araba, oturduğumuz ev, giydiğimiz elbiseler, takıldığımız yerler kim olduğumuzu belirliyor.
Maalesef üzülsek te gerçek.
Peki, gerçekten kim olduğumuzu biliyor muyuz?
Birçok insan modern çağın getirdiği bu kimlik karmaşasında sıkışıp kalmış durumda.
Yaşanmışlıklara bakarak kendini kabul ettirmek için, kendine uymasa da bir hayat şekli benimseyerek istemeden yaşamaya çalışıyor.
Yaşamının doğru olmadığını bile bile bu çileye katlanmak zorunda.
Çünkü kendimizi böyle kabul ettirme çevre için önemli.
Ben varım, ben buradayım diyebilmek için.
Daha kötüsü, seçtiği yaşam tarzı, görebildiğim kadarıyla, yaş ve eğitimle de alakalı değil.
Kız istemeye gidildiğinde, eskiden damadı tanımak için sorulan sorularla, şimdilerde sorulan soruların şekli bile değişti.
Günlük hayatın koşuşturmacasında iç dünyamızı düşünmüyoruz bile.
Hâlbuki iç dünyamıza dönüp kendimize şu basit soruyu sorabilsek: Ben kimim?
İşte bu noktada, kendini yeniden keşfetme süreci başlayacak.
Bu soruyu kaç kişinin kendine soracağı da ayrı bir konu…
Yaşam tarzlarımız belki de istemeye, istemeye benimsediğimizden dolayı, insanın kendini sorgulaması kolay olmuyor.
Sorgulama başladığı an, çelişkiler ve iç dünyasında yaşanan çatışmalar da başlıyor.
Bu da kendini sorgulama zorunluluğunu doğuruyor.
Son yıllarda, kendini sorgulama “Kendini Keşfetme” kavramını popüler bir akım hâline getirdi.
Kendini bulmak isteyen insan, farklı yollar denemeye başlıyor.
Kişisel gelişim kitapları, Meditasyon ve Mindfulness akımları, hayatın anlamını bulmayı vaat eden seminerler…
Bunların hepsi, modern insanın içindeki boşluğu doldurma çabasından öteye gitmemektedir.
Kazandıklarıyla kaybettiklerini yan yana koyduğunda hep kaybettiğini bile bile devam…
Ancak bu bir trend mi, yoksa gerçekten ihtiyacımız olan bir şey mi?
Kendini Yeniden Keşfetmek: Moda mı, Zorunluluk mu?
Yukarıda bahsi geçen iki yabancı kelime olan Meditasyon ve Mindfulness, zihnin farkındalığını artırarak stresi azaltmaya yardımcı olan uygulamalardır.
Meditasyon, zihni belirli bir odak veya nesne etrafında huzurlu ve dikkatli bir şekilde toplama pratiğini ifade ederken, Mindfulness (bilinçli farkındalık) ise anı yaşama ve zihni o anın deneyimine odaklama becerisidir.
Gerçek şu ki, kendini keşfetmek sadece sosyal medyada paylaşılan bir kişisel gelişim yolculuğundan ibaret değildir.
Bu süreç, bireyin derinlemesine düşünmesini, sorgulamasını ve hayatını bilinçli bir şekilde şekillendirmesini gerektirir.
Modern çağın karmaşasında bir süreliğine durup iç sesimizi dinlemek ve gerçekten ne istediğimizi anlamak, hiç olmadığı kadar önemli.
Eğer siz de modern çağın hızına kapılıp kendinizi kaybettiğinizi düşünüyorsanız, uzmanlar insanın kendini keşfetme yolunda şu üç yolu denemesini tavsiye etmektedir:
Dijital Detoks Yapın: Sosyal medyanın yarattığı sahte kimlikler dünyasında, gerçekte kim olduğumuzu unutabiliyoruz. Bazen dış dünyadan gelen sesleri susturmak, iç dünyamızı duymak için gereklidir. Kısa süreliğine telefonunuzu bir kenara bırakın ve gerçekten ne hissettiğinize odaklanın.
Geçmişinizi ve Değerlerinizi Gözden Geçirin: Hayatınızı şekillendiren olaylara ve kararlarınıza dönüp bakın. Neleri yaparken mutlu oldunuz? Hangi değerler sizin için vazgeçilmez? Gerçekten sizin mi, yoksa başkalarının size biçtiği kimliği mi yaşıyorsunuz?
Yeni Şeyler Deneyin: Bazen kendimizi bulmanın en iyi yolu, daha önce hiç yapmadığımız şeyleri denemektir. Yeni bir hobi edinmek, farklı insanlarla tanışmak veya alışkanlıklarımızı değiştirmek, kim olduğumuz hakkında yeni ipuçları verebilir.
Bu tavsiyeler kendini keşfetmek için birkaç yol önerisidir. Sizler kendinizi bulacak şekilde farklı yollar deneye bilir yâda hiçbir şey yapmadan oturabilirsiniz.
Bu kararı size bırakıyorum ama şunu da demek istiyorum “Denemekten zarar gelmez.”
İnşanın kendisini keşfetmesi bir varış noktası değil, sürekli devam eden bir yolculuktur. Çünkü hayatımız değiştikçe biz de değişiyoruz. Önemli olan, bu değişimi bilinçli, düzenli, sürekli ve istikrarlı bir şekilde yönetebilmektir.
Modern çağın kaosu içinde kaybolmamak için kendimize zaman ayırmalı, gerçekten ne istediğimizi anlamaya çalışmalıyız. Zaman, zaman tek başımıza kalarak bir iç hesaplaşma yapmak gerekebilir.
En değerli keşif, insanın kendisini bulmasıdır.
Yukarıdaki tavsiyeleri ben deneyeceğim, sizin de denemenizi isterim.
Denemekten zarar gelmez.
Denemememiz gereken o kadar çok şeyi deniyoruz ki...